Bu şekilde, sadece bir kişi görevin tam kapsamını biliyor olacak. | Open Subtitles | بهذه الطريقة، سيكون هناك شخص واحد فقط يعرف تفاصيل المهمة بأكملها. |
12 mermi kovanı var ve sadece bir kişi yaralandı... | Open Subtitles | هناك 12 من أغلفة القذائف، و شخص واحد فقط أُصيب |
Biliyorsun, beraber takılabilirsiniz, takım gibi çarpışın ama şöyle bir mesele var ki, bu adadan sadece bir kişi sağ çıkacak. | Open Subtitles | اتعلم يمكنكم ان تبقوا معاً و تقاتلوا كفريق لكن حقيقة الأمر, شخص واحد فقط سيخرج من هذه الجزيرة حياً |
Eğer burası Afganistan olsaydı, bu odadaki sadece bir kişi internet kullanmayı bilirdi. | TED | لو كان هذا في أفغانستان, فقط شخص واحد في هذا الغرفة يعرف كيف يستخدم الأنترنت. |
Gerçeği bilen sadece bir kişi var ve sadece bir kişi laneti bozabilir. | Open Subtitles | شخصٌ واحدٌ فقط يعرف الحقيقة، و واحدٌ فقط يستطيع إبطال تعويذتها |
Şu durumda bize sadece bir kişi yardım edebilir. | Open Subtitles | فقط رجل واحد يمكن أن يساعدنا في هذه الحالة. |
"Ailenizden birini gelirken yanınızda getirebilirsiniz. Ama sadece bir kişi. | Open Subtitles | لك الحق في أن يرافقك" "شخص واحد فقط من ذويك |
Ama senden ve benden başka, orada sadece bir kişi daha vardı. | Open Subtitles | لكن بصرف النظر عني وعنك شخص واحد فقط كان حاضرا |
Buraya sadece bir kişi girebilir değeri içeridekilerden öte olan. | Open Subtitles | ربما شخص واحد فقط يمكنه الدخول هنا الشخص الذى يستحق هذا يتمدد بعيدا |
sadece bir kişi, uçağımıza bomba yerleştirecek kadar zalim olabilir. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط متحجر قلب بما يكفي ليضع القنبلة في طائرتنا. |
Yoksa seninle gelirdim, sadece bir kişi olmalı. | Open Subtitles | لقد كانو واضحين تماماً بهذا الشـّـأن وإلا كنت ذهبت معك، شخص واحد فقط |
Ama efendim, sadece bir kişi telefonu almış. | Open Subtitles | لكن ياسيدي، لمْ يأخذ رقم الهاتف إلا شخص واحد فقط |
sadece bir kişi bilmiyor, Peej. Kim? | Open Subtitles | هناك فقط شخص واحد لا يعرف هذا حتى الآن يابيج |
İnsanoğlunun tarihinde sadece bir kişi var, gelecekte de geçmişte de. | Open Subtitles | سواء كان الماضي أو الحاضر أو المستقبل سيكون هناك فقط شخص واحد في تاريخ البشرية |
sadece bir kişi gerçeği biliyor ve sadece bir kişi laneti bozabilir. | Open Subtitles | {\cH92FBFD\3cHFF0000\fnArabic Typesetting\fs30}شخصٌ واحدٌ فقط يعلمُ الحقيقة و شخصٌ واحدٌ فقط يستطيعُ إبطالَ تعويذتها |
Bunca yıllık satranç tarihinde, sadece bir kişi, büyük şampiyon olarak diğerlerini geride bıraktı: | Open Subtitles | من خلال كل تلك العقود من المعارك, فقط رجل واحد يقف فوق الجميع كأعظم بطل \بوبي فيشر\ |
O şımarık çocuğu yola getirebilecek sadece bir kişi var. | Open Subtitles | هناك رجل واحد فقط يمكنه التحكم في تلك المزعجة الفاسدة. |
Etkilemek istediğim sadece bir kişi var. | Open Subtitles | بالحقيقه هناك واحد فقط.. شاب واحد اريد ابهاره |
Bu sabah yaptığım çalışmalara dayanarak, sadece bir kişi onu vurabilirdi. | Open Subtitles | و بناءً علي العمل الذي قمت به هذا الصباح فقط واحد منهم يستطيع إطلاق النار عليه |
Dur, buraya sadece bir kişi sığabilir. | Open Subtitles | انتظري ، انها تتسع فقط لشخص واحد |
Bunu tasarlayabilecek sadece bir kişi var. | Open Subtitles | هنالك رجل واحد كان بأمكانه تصميم هذا |
Bölgede ikinci oldum. Beni geçen sadece bir kişi var. | Open Subtitles | لقد أتيت بالمرتبة الثانية في المنطقة هذا يعني أنه لم يسبقني سوى شخص واحد |
sadece bir kişi. | Open Subtitles | إنه مجرد رجل واحد |
"Bizden sadece bir kişi olabilir" | Open Subtitles | "لا يُمكن أن يوجد سوى واحد" |
Her nesilde kanbağını sadece bir kişi türetir. | Open Subtitles | في كل جيل يظهر واحدفقط , الذكر الاكبر |
sadece bir kişi hayatta kalabilir. | Open Subtitles | فقط واحد يخرج على قيد الحياة |
sadece bir kişi. | Open Subtitles | فقط شخصا ً واحدا ً |