Gerilla yok, sadece uyuşturucu patronları var. | Open Subtitles | لا توجد حروب عصابات، بل تجـار المخدرات فقط. |
Mesele şu: bu ekibi sadece uyuşturucu satıcılarını yakalamak için kurmadık. | Open Subtitles | لكن الحقيقة هي أننا لم ننشئ هذه الوحدة لنسجن تجار المخدرات فقط |
Ama sen suçu üzerine alırsan, sadece uyuşturucu suçu ve pişmanlıkla... | Open Subtitles | لكن إن اتصح أنه أنت مع جرائمك في المخدرات فقط و ندم شديد |
Oh, hadii, adamım, Bende sadece uyuşturucu var. | Open Subtitles | بالله عليك, يا رجل، لقد أخذت الكوكايين للتو |
Ama eğer sen öne çıkıp sadece uyuşturucu hükmünle ve büyük pişmanlıkla... | Open Subtitles | لكن إن اتصح أنه أنت مع جرائمك في المخدرات فقط و ندم شديد |
Savunma Bakanlığı'nda sadece uyuşturucu satıcılığına karşı değil aynı zamanda sisteme karşı da savaşacaktım. | Open Subtitles | في الأمانة العامة للأمن أود أن لا تكون مهمتي مكافحة المخدرات فقط اود محاربة النظام |
Ve onlar sadece uyuşturucu işi değil seks kaçakçılığı da yapıyorlar. | Open Subtitles | وليس المخدرات فقط ولكنه ايضا يخطف الفتيات ويتاجر بالدعاره |
Hayır, sadece uyuşturucu işiyle ilgiliydi. | Open Subtitles | لا ، كان ذلك متعلقاً بتجارة المخدرات فقط. |
Ve sadece uyuşturucu da değil. | Open Subtitles | ولا يقتصر الأمر على المخدرات فقط |
sadece uyuşturucu kaçakçılığından yargılanmak. | Open Subtitles | وإدانته لـ تهريب المخدرات فقط |