Uzak durmasını söyledim ama çok saftı. | Open Subtitles | أخبرتها أن تهدأ لكنها كانت ساذجة جداً |
Kristen iyi bir çocuktu. Elbette biraz saftı. | Open Subtitles | {\pos(195,220)} ،كريستن) فتاة مطيعة) ساذجة قليلاً، بالطبع |
Evet, müvekkilim sırlarını sanığa kendi isteğiyle anlattı. - Belki saftı. | Open Subtitles | نعم، موكلي قدَّمَ الأسرار للمُدَعى عليه ربما كان ساذجاً |
Ama yasalar karşısında sahtekarlığın özrü yoktur. Çünkü hedef kanmak için yeteri kadar saftı. | Open Subtitles | لكنَّ القضاء لايُعفي من الإحتيال لأنَّ موكلي كان ساذجاً بما فيه الكفاية ليُحتال عليه |
-İçinde bir yanı hala saftı, | Open Subtitles | في جانب ما من شخصيته ، كان نقياً |
Hatalar yaptın, evet ama niyetlerin saftı. | Open Subtitles | لقد إرتكبت أخطاء هذا صحيح ولكن نواياك كانت نقية |
Emma yaşayan azizler kadar iyi ve saftı. | Open Subtitles | ايما كانت جيده وكانت نقيه كأي قديس |
Sofya'ya kur yaparken öyle genç, öyle saftı ki ona sahip olmak imkânsız gibi geliyordu. | Open Subtitles | أترى ، عندما أعجبت بصوفيا... ... كانت شابة جدا ونقية جدا... ... كان يبدو من المستحيل أن أستطيع الحصول عليها. |
O bakımdan biraz saftı. | Open Subtitles | تبدو ساذجة بهذه الطريقة |
Layla çok zekiydi, ama aynı zamanda çok saftı. | Open Subtitles | كانت (ليلى) ذكية، لكنها لم تكن ساذجة أيضاً |
Aynı zamanda da saftı. | Open Subtitles | وكان إخلاصاً نقياً. |
Ruhun saftı, kalbin kocamandı. | Open Subtitles | روحك كانت نقية قلبك كان حقيقي |
Ruhun saftı, kalbin kocamandı. | Open Subtitles | روحك كانت نقية وقلبك صادق |
Ve Tammy de saftı. | Open Subtitles | -وتامي كانت نقيه |
O dürüst ve saftı. | Open Subtitles | لقد كانت صادقة ونقية |