Gerçi saklanıyordur kodoş. İnadına yapıyor o domuz ya. Domuz deme. | Open Subtitles | الوغد الصغير يختبئ على الأرجح متعمدًا، الوحش الحقير |
Eğer kurtulan varsa bile saklanıyordur. | Open Subtitles | إن كان هناك أحد متبقٍّ، فإنه يختبئ بالتأكيد |
Belli ki bizi atlatmaya çalışıyor. Muhtemelen şehirde bir yerde saklanıyordur. | Open Subtitles | من الواضح انه يحاول ان يُضللنا ربما هو مختبئ هنا فى المدينة |
Muhtemelen, dağlarda bir yerde saklanıyordur. | Open Subtitles | قد يكون بين الجبال، في مكانً ما، مختبئاً |
Belki bir yerde saklanıyordur diyordum. Bir oyukta veya ağaçta. Orada güvende olacaktı ve ben onu bulup geri getirecektim. | Open Subtitles | كما لو كانت تختبئ بمكان ما، بكهف أوفيشجرة،وأنهاستكونآمنة... |
Eğer biraz mantığı varsa saklanıyordur. Rory! | Open Subtitles | اذا كانت تفكر جيدا فستكون مختبئة الآن |
Biz trafik kameralarına bakacağız, ama adamımız düz bir görüşten saklanıyordur. | Open Subtitles | إننا نتفقد كاميرات المرور، لكننا نعتقد أن رجلنا كان يختبأ عن مرأى النظر |
Yattığı piliçlerin kocalarından saklanıyordur muhtemelen. | Open Subtitles | انه ربما يختبئ من نفسك الزوج من أي العروس. |
Eğer saklanıyorsa nükleer saldırının gücünü emmek için saklanıyordur. | Open Subtitles | حيث يختبئ لامتصاص الطاقة الناجمة عن الهجمة النووية. |
Yanındadır ve bir yerde saklanıyordur muhtemelen. | Open Subtitles | الأرجح أنّه بحوزته وهو يختبئ في مكان ما |
Muhtemelen bir yerlerde saklanıyordur. Harbiden mi? | Open Subtitles | إنّه على الأرجح يختبئ في مكانٍ ما - حقّا؟ |
Belki yatağın altına saklanıyordur ve birden çıkacaktır gibi. Böyle yapardı. | Open Subtitles | كأنـّه مختبئ تحت السرير وسيخرج، هذا ما كان يفعله عادةً. |
Büyük olasılıkla bir yerlerde saklanıyordur. | Open Subtitles | إسمع , إسمع , ربّما هو مختبئ فقط في مكانٍ ما |
Leo Johnson yerin dibine girdi sanki. Bahse girerim evinin yakınlarında saklanıyordur. | Open Subtitles | "ليو جونسن" ذاهب إلى الهاوية، أنا واثق من أنه مختبئاً قرابة منزله |
Evet, belki de bildiği bir ormanda saklanıyordur dedim. | Open Subtitles | أجل، لذا توقعت إنه ربما يكون مختبئاً في غابة مألوفة. |
Belki bir yerde saklanıyordur diyordum. Bir oyukta veya ağaçta. | Open Subtitles | كما لو كانت تختبئ بمكان ما، بكهف أوفيشجرة،وأنهاستكونآمنة... |
Belki birinden saklanıyordur ve kamyon giderken, aniden saçları aksa takılmıştır. | Open Subtitles | -ربّما كانت تختبئ من شخص ما ، وعلق رأسها بطريق الخطأ في العمود عندما بدأت الشاحنة بالتحرّك. |
Evet ama bir yerlere sinmiş saklanıyordur. | Open Subtitles | نعم، لكن لا بد أنها مختبئة بمكان ما |
- Atladığını gözümle gördüm. - Belki de saklanıyordur. | Open Subtitles | لقد قفزت ربما تكون مختبئة |
Belki de burada saklanıyordur diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد فكّرتُ أنه لربما يختبأ هنا. |
Eminim oralarda bir yerde saklanıyordur. | Open Subtitles | أنا متأكد انها مختبأة في إحدي التفاصيل |
Ya saklanıyordur veya yakalanmış ya da ölüdür. | Open Subtitles | هذا يعنى انه مختبىء او مقبوض عليه ميت |
Muhtemelen saklanıyordur çünkü senin ona kızdığını sanıyor. | Open Subtitles | هو من المحتمل مختبيء لانه يعتقد انك غاضب عليه |