Ormanda saklanmamı söylediğinde, orada yanımda birilerinin olacağını söyledi. | Open Subtitles | حسناً، عندما لمّحت أنّي أختبئ في تلك الغابات، قالت أنّ عندي صُحبة هناك. |
Böyle dümdüz yatmak, dağlıların saldırıları sırasında verandamızın altına saklanmamı hatırlatıyor. | Open Subtitles | {\pos(192,240)}الاستلقاء هكذا يذكرني لما كنت أختبئ {\pos(192,240)}أثناء مداهمة من أهالي التل |
Bu bana ait ilk dizi ve sen benden bir maymunun arkasına saklanmamı mı istiyorsun? | Open Subtitles | لأول مسلسل مبني عليّ خصيصاً، تريدني أن أختبئ وراء قرد كرتوني، وأنت يعجبك هذا؟ -أنا مفتون |
saklanmamı gerektirecek bir ayaklanma olursa geçimimi demirci olarak sağlarım. | Open Subtitles | أفترض لو أنه كان هنالك تمرّد وإضطرني للإختباء يمكنهم دائماً أن يجدونني في هيئة حداد |
Cuddy'den saklanmamı ve seni bulmamı sağlıyor. | Open Subtitles | فهو يسمح لي بالإختباء من (كادي) والعثور عليكَ |
Ailemin kulübesinde saklanmamı ve o arayana kadar kimseyle konuşmamı önerdi. | Open Subtitles | إقترح عليّ الأختباء في مقصورة والدي و عدم التحدث مع أي شخص حتى يقوم بالإتصال بي. |
Bana bir kaçak gibi hücrede saklanmamı söylüyorsun ve bana neler olduğunu anlatmayacak mısın? | Open Subtitles | "تطلبين مني الأختباء هنا في الكوخ كهاربة وترفضين إخباري ما الأمر ؟" |
Park ettiklerini görünce, Josiah saklanmamı istediği için pek göremedim. | Open Subtitles | كلا ليس تماماً لأن " جوساياه " جعلني أختبئ حالما رأيتهم قادمين |
Annem bir tıkırtı duydu ve bana saklanmamı söyledi. | Open Subtitles | أمي سمعت فوضى وقالت لي أن أختبئ |
Yatak odasına saklanmamı istedi. | Open Subtitles | أخبرني أن أختبئ في غرفة نومه |
Sonra Anton adamın geldiğini söyledi ve saklanmamı istedi. | Open Subtitles | وأنّه خائف أننا سنكون هدفه التالي إذا لمْ نهرب. ومن ثمّ رآه (أنتون) قادماً، لذا أمرني أن أختبئ. |