İşte kafa sallayan bu tırtıl, onu öldüren yaratığın yavrularını koruyan bir zombi koruma haline geldi. | TED | اليرقة هي الزومبي الحارسة التي تهز رأسها تدافع عن نسل المخلوقات التي قتلتها. |
İlaçlarımı azalttı ve bana, bazen annem ve babamın yaptığı gibi kafa sallayan bir bibloymuşum gibi bakmıyor. | Open Subtitles | قلل أدويتي ولا ينظر إليّ وكأني دمية تهز رأسها كما ينظر إلي والدينا أحياناً |
Yan odada sihirli dinleme değneklerini sallayan dinleyiciler yok mu? | Open Subtitles | لا يوجد مستمعون في الغرفة المجاورة يلوحون بأجهزة تنصتهم السحرية؟ |
Ayrıca bize el sallayan insanların da görüntülerini aldık. Yol boyunca binlercesinin. Hepsinin elinde bir telefon | TED | استطعنا أيضًا أن نلتقط صورًا لأشخاص يلوحون إلينا، أشخاص على طول الطريق، الآلاف منهم، وجميعهم يحملون هاتفًا بأيديهم. |
Bu da Pentagon'daki, yakındaki binaları sallayan, ışıldayan, gümüş rengi çok küçük bir parıltı. | Open Subtitles | وفي وزارة الدفاع الأمريكية وميض فضى لامع صغير جدا، يهز البنايات القريبة |
Ve afedersiniz ama, şurada poposunu sallayan küçük noel baba gerçekten çok sevimli. | Open Subtitles | و أنا آسفة .. لكن سانتا الذي يهز مؤخرته هناك إنه فاتن |
Beyaz bir şey sallayan bir adam. | Open Subtitles | رجلٌ ما،صادف الأمر بأنه يُلوّح بشيء أبيض |
Önümde kalça sallayan haspaya, çalım yapacak hal var mı bende? | Open Subtitles | ولم يؤت من جمال المحبين ما يطر به امام حسناء مختالة لعوب |
Hey Joey! Geçen gün sana el sallayan kız o değil mi? | Open Subtitles | اليست هذه الفتاة التي تلوح لك؟ |
Orta yerde kıçını sallayan Nicky Minaj gibi görünüyor. | Open Subtitles | انه يشبه نيكي ميناج وها هي تهز أردافها لتزرع كل حبوبها في المكان |
Orta yerde kıçını sallayan Nicky Minaj gibi görünüyor. | Open Subtitles | انه يشبه نيكي ميناج وها هي تهز أردافها لتزرع كل حبوبها في المكان |
Tekneyi sallayan olma. Buradaki şey yaşam ve ölümdür. | Open Subtitles | لا تهز القارب أبداً هذه حياة أو موت |
Aynen "Beşiği sallayan Eller" belgeselinde olduğu gibi. | Open Subtitles | مثل الفيلم الوثائقي "اليد التي تهز المهد" |
- Poposunu sallayan ilk kızın peşinden koşmaya hazır olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أنت تجري خلف الأكثر سخونة وإثارة تهز خلفيتها لك وتعرف صديقتك " أليس " |
Hepsi genç, yakışıklı, sörfçü, kocaman hortumlarını oraya buraya sallayan tipler. | Open Subtitles | جميعهم صغار السن وراكبي أمواج يلوحون بخراطيمهم الكبيرة |
O ufak çubuklarını sallayan iki milyon kişi ha? | Open Subtitles | 2 مليون هناك يلوحون بصنارتهم الصغيره |
Bazen kapıyı açıyorsun ve karşında şeyini sallayan... | Open Subtitles | أحيانا كنت فتح الباب وانها مجرد الرجل الذي يهز his-- |
Kuyruğunu sallayan mı? | Open Subtitles | # ذلك الذي يهز ذيله # |
Beyaz bir şey sallayan bir adamdı sadece. | Open Subtitles | لقد كان مُجرد رجل يُلوّح بشيء صادف الأمر بأنه أبيض |
Ben kalıptan eğri büğrü çıkmışım, ...önümde kalça sallayan haspaya çalım yapacak hal var mı bende? | Open Subtitles | انا الذي خلق على عجل ولم يؤت جمال المحبين ما يخطر به امام حسناء مختاله لعوبة |
Geri zekalı akademisindeki hep el sallayan kız. | Open Subtitles | -أنها من أكاديمية المعوقين -انها تلوح دائما |