Ancak salyangozun yol alma hızı ile karşılaştırıldığında bir yıldırımdır. | TED | لكنه بمثابة سرعة الصاعقة بالمقارنة مع سرعة الحلزون في تعلم اللغات. |
Dakikalar sonra, salyangozun içindeki zehirli bir iğne balığın acısına son veriyor. | Open Subtitles | بعد لحظات, الشوكة السامة التي داخل الحلزون تضع السمكة خارج بؤسها. |
Eyvahlar olsun. Bu salyangozun işi bitti. Galiba kusacağım. | Open Subtitles | ـ هذا الحلزون في عداد الموتى ـ أعتقد أنني سأصاب بالأعياء |
Bir salyangozun yarışır gibi gitmesi çiçeklerin günü karşılamak için açması güneş saatimdeki saatlerin nehir gibi akması çiçeklerin gece için kapanması... | Open Subtitles | و لرؤية حلزون يمر وازهارى تتفتح فجأة كأنه يوم جديد الساعات تُسرعُ عبر ساعتي الشمسيةِ. |
Şimdi aktarıcı salyangozun bağlantısını kesmemiz gerek. | Open Subtitles | نعم، علينا الآن قطع وَصلة حلزون الإرسال فقط! |
Bir salyangozun yarışa katılmasına izin veremeyeceğime karar... | Open Subtitles | لقد قررت ببساطة لايمكنني أن أسمح لحلزون |
Bu kadının "salyangozun Hayatı"nı yayınladığını hatırlayalım. | Open Subtitles | لنتذكر بانها نفس المرأة التي نشرت كتاب حياة الحلزون |
Bu salyangozun pes etmeye niyeti yok Çılgın. Tamam, tamam, farkındayım! | Open Subtitles | ـ الحلزون ليس بعيداً, يا (غاي) ـ حسناً, أعلم , أعلم |
- salyangozun üstüne tuz dökersin ve... | Open Subtitles | ترمي الملح على الحلزون و... |
David, salyangozun eski moda olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | (ديفيد) يقول أن الحلزون موضة قديمة. |
Bu şey salyangozun kabuğunu bile eritir. | Open Subtitles | صدفة الحلزون |
- Ya da kocaman bir salyangozun işi. | Open Subtitles | أو بنحث عن حلزون كبير جدا |
Bir salyangozun dili. | TED | لسان حلزون. |
Indy 500'de bir salyangozun yarışmasına izin verdiklerinde siz neredeydiniz? | Open Subtitles | أين كنتم عندما سمحوا لحلزون* *(بالسباق في (إندي 500 |