| Bu yüzden küçüklüğünden beri Sammy'ye o baktı. | Open Subtitles | الذي، إعتنى بسامي مُنذُ أن هم كَانوا أطفالَ. |
| Artık Sammy'ye bakma sırası bana geldi. | Open Subtitles | الآن هو دورُي للإعتِناء بسامي. |
| Bu arada sekreterine kahve mi getirdin? Sammy ben biraz erken kaçacağım. | Open Subtitles | وهل قبل قليل اعطيتي سكرتيرتك كاس قهوة؟ سامي, سوف اخرج اليوم مبكراً |
| Sammy, normalde bu tür bir durumda sana yardım ederdim ama benim de çok büyük sorunlarım var dostum. | Open Subtitles | سامي, وعادة ما كنت أستطيع مساعدتك في هذا النوع من الحالات, ولكن حصلت على أكبر مشاكل الرجل لي, الخاصة. |
| Philip Wilson, Sly Stone, veya Sammy Davis Jr gibi. | Open Subtitles | أو فيليب ويلسون أو سلاي ستون سامي ديفيس , الإبن |
| Sammy, babamızın Red Sox'da oynadığını düşünüyor. | Open Subtitles | ،بالنسبة لسامي لقد لعبَ والدنا لفريق ريد سوكس |
| Bu çizgi roman değil Sammy. Bu adamlar vahşi katil. | Open Subtitles | انظر، هذا لَيسَ كتاب هزلي ، يا سامي هؤلاء الرجالِ قتلةَ و وحشيينَ |
| Sammy Davis'i gördük. O gösteriyi izlemelisiniz. Ne adam ama! | Open Subtitles | أخيراً رأينا سامي ديفيس، يجب أن تروا هذا العرض، يا له من ممثل |
| Sammy Marchant her gün öğleyin postayı getiriyordu. | Open Subtitles | يحضر سامي مارشنت الجوابات كل يوم في فترة الظهيرة |
| Bu arada Sammy fırsat bulunca kendisini aramanı söyledi. | Open Subtitles | بالمناسبة ,سامي يقول لك ,عندما تجد فرصة اتصل بة |
| Küçük Walker K., Sammy Davis K. K. | Open Subtitles | جونيور والكر جونيور سامي دافيز جونيور جونيور |
| Mesela, Sammy'nin artık yanına neden gelmediği gibi. | Open Subtitles | لماذا لم يعد الكلب سامي يقترب منك ثانية؟ |
| Sammy'nin taşınmasını sağlamak hariki bir fikirdi. | Open Subtitles | السماح لسامي بالانتقال إلى هنا كانت فكرة رائعة |
| Sammy sevebilir diye düşündüm. Savaş zamanı çok korkunç olmalı. | Open Subtitles | اصنعها لسامي سوف تعجبه اعتقد انها انت ايام صعيبه عليك في الحرب |