Ne yazık ki benim sanatım yardım etmek. | Open Subtitles | إن فنى للمساعدة |
Benim tarafım, benim sanatım, bebek. | Open Subtitles | جانبى هو فنى عزيزتى |
Şu anda sanatım... | Open Subtitles | فنّي الآن هو... |
Ama sanatım sadece bunlardan ibaret değil! | Open Subtitles | لكن هذا ليس كل شيء في فنّي! |
sanatım için acı çekmiyordum çünkü. Ama bir çocuğum vardı. | Open Subtitles | لأنني لم أعاني من أجل فني , لكنني حظيت بطفل |
sanatım, izleyicileri büyük sorulara yoğunlaşmaları için cesaretlendirerek köklü değişimlere katkıda bulunur. | TED | إن فني يساهم بتغيير جوهري من خلال تشجيع الجمهور على طرح أسئلة عبر ذلك المنظور. |
"Evlat, onlara sanatım yüzünden öldüğümü söyle." demişti. | Open Subtitles | "يا بنى، قل لهم اننى مت بسبب فنى" |
- Aman Tanrım! sanatım! Emeğim! | Open Subtitles | -رباه ، فنى ، عملى |
Benim sanatım. | Open Subtitles | فنّي. |
Beyonce New Orleans'ı takdir etmek istiyordu ve sanatım ona kreole resimlerini hatırlattı. | TED | وكما ترون، أرادت بيونسية أن تحيي نيوأورلنز، وذكرها فني بأصلها. |
Fakat sanatım, ölçü-bilime çok uzak ve dahası, fotoğraflarım büyük ölçüde gerçekten kaçış temasını sergiliyor. | TED | ولكن فني بعيدٌ كل البعد عن القياسات، وعلاوة على ذلك، تصويري يكشف موضوع الهروب من الواقع. |
Böylelikle sanatım daha kritik bir hal aldı. | TED | لذلك أصبح فني نوعا ما أكثر احراجا. |