Vatandaşlarımın beyaz kadınlara olan saplantısını anlayamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أفهم هوس مواطني بلدي مع هؤلاء النساء الأخريات |
Amerika'nın otomobil saplantısını anlamıyorum. | Open Subtitles | "لا أفهم هوس الأمريكيين بالسيّارات" |
Ryan'ın hastalıklı saplantısını öğrenmen için. | Open Subtitles | هوس (رايان) الغريب |
Ben nasıl kocamın acayip saplantısını göremediysem sen de kardeşininkini göremezdin. | Open Subtitles | لم تكن تتوقع هوسه بالبرنامج هكذا ونفس الأمر مع زوجي |
Tek yapacağın onun saplantısını artırmak. | Open Subtitles | كل ما يمكنك القيام به هو أغضابه وأشعال هوسه. |
Eğer haklıysan, katilimiz Brady'nin yargıca olan saplantısını bilen biri olmalı. | Open Subtitles | إنني أظن أن (برادي) قد تم الإيقاع به. حسناً، إذا كنت محقاً، فالقاتل الحقيقي سيكون شخص... يعلم بشأن هوس (برادي) بالقاضية. |
Yalnızca Oscar'ın, saplantısını anlamaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | وإنما نحاول فهم هوس (أوسكار). |
Bu kana olan saplantısını açıklar. | Open Subtitles | ذلك سيفسر هوسه بالدماء |
Bir de buna davaya olan saplantısını ekleyince Ruiz'i geri getirmek için çekmesi falan, zan altındayken bir de. | Open Subtitles | زاد هذا كله من هوسه بالقضية استعان بـ(رويز) مجدداً حتى عند تعليق عمله |