sarımsak ve zeytinyağı ile biraz sos yapsam iyi olurdu. | Open Subtitles | ينبغي أن أصنع الصوص مع زيت الزيتون و الثوم |
Sana daha kaç kere söylemem gerek bunu? Anma törenleri için hazırlanan yemeklerde taze soğan, sarımsak ve pul biber olmaz. | Open Subtitles | كم مرة علي أن أخبرك أن البصل الأخضر و رقائق الفلفل و الثوم لا يتم إستخدامهم فى الطعام المستخدم فى اذلكرى السنوية؟ |
Söylüyorum sana biraz beyaz şarap, limon, sarımsak ve kırmızı biberle bu şey neredeyse yenilebilir bile olurdu. | Open Subtitles | أنا أقول لكَ.. بعض النبيذ الأبيض والليمون والثوم |
Terinde tuz, sarımsak ve limon kokusu vardı. | Open Subtitles | كانت تفوح من عرقه رائحة الملح والثوم والليمون |
Bunu pançeta sarımsak ve zeytin yağıyla yapıyor. Çok ama çok güzel oluyor. | Open Subtitles | إنها مكونه من الثوم و لحم الخنزير و زيت الزيتون، طعمها جيد حقاً |
Belki de, o sarımsak ve yağ yüzünden. | Open Subtitles | ربما الثوم و الزيت. انطري. |
- Makarnalık buğday mı? Tam olarak sarımsak ve zeytinyağıyla pişirilmiş makarna. | Open Subtitles | بالأصح سـباغيتي بالثوم وزيت الزيتون |
Bu akşamki yemek için sarımsak ve sinek. | Open Subtitles | "يرقات الفراش" بالثوم على العشاء الليلة ؟ |
Jambonlu iyi kızarmış yumurta, sarısı olmayacak artı sarımsak ve peynir tek tarafı kızarmış tost; küçük süt, kahve için çok şekerli; | Open Subtitles | البيض المُقَلَّى بلحمِ الخنزير، لا مُحَّ زائداً ثوم وجبن الخَبزَ لتربيزة 1؛ الحليب الصَغير حلوى أكثر للقهوةِ؛ |
Bir yağ fırçası, bir kase, bir diş sarımsak ve... | Open Subtitles | سأحتاجإلىفرشاةللدهن، و وعاء و فص ثوم |
İstiridye soslu Spagettiyi, dağları Assisi'li Francis'i sarımsak ve limonlu tavuğu John Wayne'i. | Open Subtitles | أحب المعكرونة بالصلصة و الجبال و القديس (فرانسيس)ِ و الدجاج بالليمون و الثوم |
Kekik, sarımsak ve karabiber atmıştım. | Open Subtitles | كانت بالأوريجانو والثوم والبابريكا |
İçinde rosemarino... rosemarino, zeytinyağ, sarımsak ve İsolina'nın diğer sırları var. | Open Subtitles | علمتني كيف أطهوه مع نبتة "إكليل الجبل"... نبتة "إكليل الجبل" و زيت الزيتون والثوم... مع بعض مقادير "آيسولينا" السرية! |
sarımsak ve tarhun otu yiyerek Alageyik olan Yaban Domuzu'nun hikayesi. | Open Subtitles | قصة (زهرة الخنزير) التي فقدت نفسها، ثم اكلت الثوم و الطرخون و اصبحت (زهرة غزال) |
400.000 vatandaşının ölümüne sebep oldu, çünkü pancar kökü, sarımsak ve limon yağının AIDS'in gidişatını yavaşlattığını bildiğimiz antiretroviral ilaçlardan daha etkili olduğu konusunda israr etti. | TED | لقد قتل 400 ألف من أهله بإصراره على أن البيتروت ( نوع من البنجر ) الثوم و زيت الليمون كانوا أكثر تأثيراً من نوع من الأدوية الذي نعرف أنه يستطيع أن يبطئ من تأثير الإيدز . |
Biraz sarımsak ve sinek larvası. | Open Subtitles | بعضٌ من "يرقات الفراش" بالثوم |
İçlerinde sarımsak ve nane var. Beluga havyarı gibi. | Open Subtitles | بها ثوم وورق نعناع أعني ، مثل الكافيار |
Taze sarımsak ve deniz tuzuyla. | Open Subtitles | ثوم طازج و الملح البحري... هل ترغبين في بعض منه ؟ |