Yukarı çıkışa karar verdiğim o andan itibaren, sarsıcı bir şeyleri algılarım. | TED | أثناء الصعود، تحدث صدمة كبيرة، بدءاً من اللحظة التي أقرر فيها الصعود |
- O beni zorluyor hatta. - Çok sarsıcı olmalı. | Open Subtitles | في الواقع، هي من تضغط علي يالها من صدمة لك |
Son derece sarsıcı bir ölüme yakın deneyimden beni kurtaran kadın için elbette. | Open Subtitles | للمرأة ألتي أنقذني من صدمة تجربة الاقتراب من الموت حسنا |
Kardeşinize kendim söylersem daha az sarsıcı olur diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد شعرت بان الصدمة ستكون اقل لو جأت واخبرتك بنفسى |
sarsıcı bir olay artı ütopik hayal gücü artı hareket kası, işte bu şekilde gerçek bir sıçrayış elde ederiz. | TED | حدث صادم ومخيلة مثالية وقوى حركية، هكذا نحصل على تقدم حقيقي. |
Bu dönüşüm sarsıcı olabilir, sadece bizim için, ruhumuz için değil, ama etrafımızdakiler için de. | Open Subtitles | يُمكنُ لهذا الاعتناق أن يكونَ صادماً ليسَ بالنسبةِ لنا فقط، لأرواحِنا لكن بالنسبة للذينَ حولنا |
Program 24 saat reklam arası vermeden sürdüğünden, bütün bu sarsıcı giderler ürünlerin yerleşiminden kazanılmakta. | Open Subtitles | حيث أن العرض 24 ساعة بدون مقاطعات اعلانية بدون هذا الدخل المذهل الاعلانات توجد بالعرض |
Heisenberg'in soyut matris mekaniğinden ortaya çıkardığı şey atom dünyası hakkında derin ve sarsıcı bir gerçekti. | Open Subtitles | ما اكتشفه هيزنبرج من خلال ميكانيكا المصفوفات المجردة كانت حقيقة غامضة و صادمة عن العالم الذري |
Bunun sarsıcı bir haber olduğunun farkındayım. Ancak, yapmamız gereken bir işimiz var. | Open Subtitles | أعلم بأن هذه الأخبار مروعة لكن لا يزال لدينا عمل نقوم به |
Kalp krizi taklidi yapmak, onlara ne kadar kötü olduklarını söylemekten daha az sarsıcı. | Open Subtitles | على اي حال، تزييف نوبة قلبية كان صدمة اقل بكثير من القول لهم كم هم سيئين. |
Bak, bu suikastin senin için ne kadar sarsıcı olabileceğinin farkındayım. | Open Subtitles | انظري، أعلم بأن اطلاق النار يشكل صدمة بالنسبة لك |
Ve gözlerimi beyin rehibilitasyon merkezinde açtım, kolejden ayrıldım ve I.Q. 'mun iki standard sapma değerinde düştüğünü öğrendim, ki benim için çok sarsıcı bir durumdu. | TED | في قسم التأهيل، وقد تم فصلي من الجامعة وعلمت لاحقاً أن درجة ذكائي لامتحان الذكاء قد انخفضت درجتين والذي شكل بالنسبة لي صدمة |
...Auschwitz tarihinin en sarsıcı yanlarından birini teşkil eder. | Open Subtitles | أحد أكثر الأجزاء صدمة "فى تاريخ "آوشفيتس |
Bunun sarsıcı olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعررف بأن هذا يمكن ان يشكل صدمة |
Onu öldürüyor, oldukça sarsıcı. | Open Subtitles | ومن ثم قتلته .. يالها من صدمة. |
Çok sarsıcı bir şey bu. | TED | إنها صدمة ذات وقع كبيرة. |
Taşlaşmalarından önce birkaç saniye saniye sürüyor olsa da bu oldukça sarsıcı. | Open Subtitles | ومن الصدمة, حتى لو استغرق ذلك فقط بضع ثوان قبل أن تتحجر. |
Ve elektrik çarpması çok sarsıcı olmalı, gerçekten kurbanın ayağını uçurmuştur. | Open Subtitles | الصدمة كانت قوية جداً، حرفياً قد نسفتس بأصابع قدم الضحية. |
Ancak hastane korkusu belirli bir sarsıcı olay olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | لكن الخوف من المستشفيات يشير إلى حادث صادم معين ..لذا سأقول |
Prenses Valient'la sarsıcı bir ayrılıktan çıktın ve yalnızlığın tadını çıkarmalısın. | Open Subtitles | أنا أعني بأنكَ مررت بإنفصالٍ صادم مع الأميرة الشجاعة , وأنت أعزب عليكَ بأن تعيش حياتك. |
Üç yaşımdayken çok sarsıcı bir şey görmüştüm. | Open Subtitles | -رأيتُ شيئاً صادماً عندما كنتُ في الثالثة |
Program 24 saat reklam arası vermeden sürdüğünden, bütün bu sarsıcı giderler ürünlerin yerleşiminden kazanılmakta. | Open Subtitles | حيث أن العرض 24 ساعة بدون مقاطعات اعلانية بدون هذا الدخل المذهل الاعلانات توجد بالعرض |
Bu numara öyle sarsıcı olmuş ki kadınların aniden doğumları başlamış ve erkekler çok şiddetli bir kavgaya tutuşmuş. | Open Subtitles | الخدعة كانت صادمة للغاية لدرجة أن النساء دخلن في مخاض عفوي والرجال اقترنوا في عراك عنيف. |
Çok sarsıcı ve mantık dışı bir şey: Neden biri tecavüz ve cinayet gibi korkunç bir suç işlemediği halde onları itiraf eder ve hatta dehşet verici detaylar verir? | TED | فهو أمر صادم ومعارض للبديهة: لماذا قد يعترف شخص ما ويذكر تفاصيل شنيعة عن جريمة مروعة مثل الاغتصاب أو القتل، إن لم يكن قد فعلها حقًا؟ |