ويكيبيديا

    "satıyormuş" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • يبيع
        
    • تبيع
        
    • يبيعها
        
    • ويبيعها
        
    • ويبيع
        
    • يقوم ببيع
        
    Bilgisayarından küçük çocukların çıplak fotograflarını satıyormuş. Open Subtitles يبيع الصور الإباحية للأطفال الصغار على حاسوبه
    ... teröristlere sizlerin nerede olduğu hakkında bilgi satıyormuş. Open Subtitles انه يبيع معلومات عن الارهابيون و نحن لا نعرف من اين ياتينا بها
    Alman bir kasap seyyar arabasıyla "dachshund sausages" ismini verdiği şeyleri satıyormuş. Open Subtitles جزار ألماني كان يبيع ما يسمى السجق الهولندي من عربته القديمة
    Hey, arkadaş, duyduğuma göre annen sokakta kendini satıyormuş. Open Subtitles انت ياصديقي , اسمع بأن والدتك تبيع في الشارع
    Pleasant Green Klinik, kendi hastalarına sahte ilaçlar satıyormuş. Open Subtitles كانت العيادة الخضراء تبيع الأدوية المزيفة لمرضاها
    Oyunları ortalama 129 dolardan alıyormuş ama açık arttırmada yarı fiyatına satıyormuş. Open Subtitles كان يشتري اللعبه بمتوسط سعر 129$. ولكن يبيعها بنصف السعر في المزاد.
    Tutukladığın dondurmacı hap mı satıyormuş? Uyuşturucu yani? Open Subtitles بائع الآيس كريم الذي اعتقلتموه كان يبيع المخدرات صحيح ؟
    Annesi bir öğretmen, babası da araba satıyormuş. Open Subtitles وامه مدرسة ووالده يبيع السيارات المستعملة
    Adam on yıldır bu arabayla dondurma satıyormuş. Open Subtitles كان هذا الرجل يبيع المثلجات من شاحنته خلال العشرة سنوات الماضية
    Darlene'den aldığı kimlikleri kara borsada satıyormuş. Open Subtitles إنّه وسيط يبيع الهويّات في السوق السوداء
    Her türlü uyuşturucuyu satıyormuş. Open Subtitles لقد كان يبيع المخدرات و اشياء من هذا القبيل
    Kullanılmış parçaları yeni gibi satıyormuş. Open Subtitles كان يبيع قطع مستخدمة عأساس أنها جديدة
    Şişesi 50 dolardan su satıyormuş. Open Subtitles كان يبيع زجاجة الماء ب50 دولار
    En iyi malı o satıyormuş. Open Subtitles إنّه يبيع أجود المخدّرات في هذه الأرجاء
    İlk maktul Barter Party'de ne satıyormuş dedin? Open Subtitles ماذا قلت أن الضحيّة كانت تبيع على موقع المقايضة؟
    Brennan, kurbanın ölmeden önce çiftçi pazarında kendi elma püresini satıyormuş. Open Subtitles لقد قالت أنها كانت ذاهبة لسوق الخضار تبيع عصارتها صباحاً قبل موتها
    Şimdi ise yumurta satıyormuş ve hali vakti iyiymiş. Open Subtitles الان هي تبيع البيض وحالها أفضل
    Mücevherlerini satıyormuş ya da satmaya çalışıyormuş. Open Subtitles ... لقد كانت تبيع مجوهراتها , أو كانت تحاول فعل ذلك , لقد كانت في
    Patronunun Viking temalı birasını satıyormuş. Open Subtitles كانت تبيع بيرة شعار " الفايكنغ " لمديرها
    Evet sonrasında o kartları arkadaşlarına satıyormuş böylece sınırlı baskı sneakers alabiliyorlarmış. Open Subtitles كان يبيعها لأصدقائه حتى يتمكّنوا من شراء أحذية رياضيّة محدودة.
    Sonra bu titizlikle üretilmiş kimlikleri alıp dünyanın en tehlikeli suçlularına satıyormuş. Open Subtitles ومن ثم يأخذ تلك الهويات المُزيفة بدقة ويبيعها لأكثر مُجرمين العالم خطورة
    Eşya toplayan bir kuş türü. Adam da nadir şeyleri toplayıp satıyormuş. Open Subtitles ذلك طائر يكتنز الأشياء، ومنه أتى اللقب لأنه يجمّع ويبيع نوادِر الأغراض.
    Evet. Çocuklara marihuana ve hap satıyormuş. Open Subtitles أجل , يقوم ببيع الماريغوانا و العقاقير للأطفال

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد