Gazeteci bir adam vardı, savaş bölgesine gidiyordu... | Open Subtitles | .. شخصٌ ما ، كان صحفيا ً ،كان فى منطقة حرب |
James, arabamın anahtarını çalmış değil. savaş bölgesine gidiyor. | Open Subtitles | الأمر ليس كما لو أنه سرق مفاتيح سيارتي إنه ذاهب إلى منطقة حرب |
Albert, onu bir valiz dolusu gözetleme ekipmanıyla savaş bölgesine gönderdin. | Open Subtitles | البيرت, لقد ارسلت الى منطقة حرب بصناديق مملوءة بمعدات مراقبة |
Yaptıkları ilk şey, onu bir savaş bölgesine göndermek oldu. Kafamda bu şey değerli olabilir ama onu boş boş durmasını istemezsin. | Open Subtitles | أول شيء فعلوه أن ألقوها في منطقة حرب هذاالشيءفي رأسيربمايكون ذوأهمية ، |
savaş bölgesine dönüyor! | Open Subtitles | إنها تتحوّل إلى منطقة حرب |
Booth, bir haftaya, savaş bölgesine gidiyorsun. | Open Subtitles | (بوث)، بعد أسبوع أنت ماضٍ إلى منطقة حرب |