| Ve böylece zayıf kardeşlerimiz, zafere dek savaşmak üzere harekete geçecek! | Open Subtitles | و بهذه الطريقة سجعل اخوننا الضعفاء يواصلون القتال حتى يوم النصر |
| Tüm Avrupa'da, 10 milyon erkek savaşmak için askere alındı. | Open Subtitles | توجه نحو القتال 10 ملايين رجل في كل أرجاء أوروبا |
| - Sen savaşmak için iyi olduğunu düşünüyorum? - Hayır | Open Subtitles | ــ يبدوا أن لديها معلم جيد في القتال ــ كلـا |
| Görevi halkını savunmaktı, yabancı topraklarda savaşmak için onları terk etmek değil. | Open Subtitles | مهمته كانت للدفاع عن شعبه لا لهجرهم للقتال في بلاد أخرى ماذا؟ |
| Çünkü, bunu anlayamazsam, kendime karşı sorumluluklarım var ve bunların yerine getirilmesi gerek, savaşmak zorunda kalsam bile. | Open Subtitles | لدي الكثير من المسئوليات والحقوق ويجب أن أقاتل من أجلها |
| İstediğimizi elde etmek için savaşmak zorundayız. İşi almadan gelme. | Open Subtitles | يجب أن تقاتل لتحصل على ماتريده لا تعد بدون الوظيفة |
| Aksi halde bizi yok edecek olan kötülükle savaşmak için elimizden geleni yaparız. | Open Subtitles | نحن نعمل ما نحن يمكن أن لمحاربة الشرّ الذي يحطّمنا ما عدا ذلك. |
| Onunla birlikte savaşmak, savaşçıyı kontrol edilemez bir öfke durumuna sokuyormuş. | Open Subtitles | إن القتال بواسطته يضع المحارب في حالة من الغضب غير المكبوح. |
| Onunla birlikte savaşmak, savaşçıyı kontrol edilemez bir öfke durumuna sokuyormuş. | Open Subtitles | إن القتال بواسطته يضع المحارب في حالة من الغضب غير المكبوح. |
| Savaş meydanında düşmanla savaşmak ilişkimizi korumaktan çok daha kolay. | Open Subtitles | خوض المعارك اسهل بكثير من القتال للمحافظة على علاقتى بك |
| Seçeneklerin savaşmak veya ölmekse seçim diye bir şey olmaz. | Open Subtitles | لمّا يكون الخيار إما القتال أو الموت، فلا يوجد خيار |
| Bu, onunla günümüze ait savaş alanlarında savaşmak demektir. | TED | بل هو محاربتهم في ميادين القتال المعاصره. |
| Bir parçam ağlamak ve diğer parçam da savaşmak istiyordu. | TED | جزء مني أراد البكاء وجزء آخر أراد القتال. |
| Ne yazık ki savaşmak için bir seneliğine Irak'a gitti. | Open Subtitles | للأسف ذهب للقتال إلى العراق منذ عام و لم يعد |
| Yalnızca bir defa kötü adamlar güneşli ve temiz havası olan bir yerde savaşmak istesin. | Open Subtitles | فقط لمرة أريد أن أقاتل أوغاد يعيشون تحت ضوء الشمس وفي الهواء الطلق |
| Kaçamıyor; kaderini öğrenmek için savaşmak zorunda. | Open Subtitles | لم تستطع الهرب .. وعليها أن تقاتل لتكتشف مصيرها |
| Uyuşturucu dairesi kartellerle savaşmak için daha çok adam istiyordu. | Open Subtitles | ادارة مكافحة المخدرات ارادت احذية أكثر على الارض لمحاربة العصابات. |
| Biz Parlamento'daki sıralarımızdan onlara ödeme yaparken, ölmek, Ruslara kalıyordu... ve savaşmak... ve fedakarlık yapmak... | Open Subtitles | وهو بالضبط ما يقوم به الروس من قتال وتضحيات بينما نحن نرنو إليهم بعيون المتفرجين من على مقاعد مجلس العموم |
| Örneğin, erkek gibi görünen kadınlar Amerika İç Savaşı sırasında savaşmak üzere orduya alındı. | TED | خذوا على سبيل المثال النساء اللواتي تم تقديمهن كرجال لكي يتمكن من القتال في الحرب الأهلية الأمريكية. |
| Üstelik benim gibiler iki cephede birden savaşmak zorunda. | TED | أيضا، والناس من أمثالي، نحن نقاتل في معركتين على جبهتين مختلفتين. |
| Ve sen de harekete geçip onun gibi savaşmak istiyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | و أنت تتمنى أن تكون مشهوراً و أن تحارب مثله أليس كذلك؟ |
| Hepimiz kadar, savaşmak istiyor, hatta daha fazla. | Open Subtitles | إنه يريد أن يقاتل و كذلك نشعر كلنا و ربما أكثر |
| savaşmak istemediğimi biliyorsun. Oğlumun büyüdüğünü görmek istiyorum. | Open Subtitles | انك تعلمين اننى لا اريد ان اقاتل واننى اريد رؤية ولدى وهو يكبر |
| savaşmak için niye oraya geçiyoruz? Tam burada evimizde yapabiliriz. | Open Subtitles | لماذا علينا المحاربة هناك طالما باستطاعتنا فعل ذلك في البيت |
| Sadece inanın." Üzgünüm millet, ama aydınlanma öncesi kilise çağına geri döndük ve buna karşı savaşmak zorundayız. | TED | حسناً أنا آسفة ، أيها الناس ، ولكن ها نحن نعود .. إلى الكنيسة قبل عصر التنوير ، ويتحتم علينا أن نحارب ذلك. |
| Ordular savaşmak, hacılar ise huzuru bulmak için yürüyor. | Open Subtitles | مسيرة الجيوش للحرب. مسيرة الحجاج نوع جديد من السلام. |