Bence, Bay Saxon bu ülkenin tam ihtiyaç duyduğu kişi. | Open Subtitles | أعتقد أن السيد ساكسون هو ما يحتاجه هذا البلد بالضبط |
Harold Saxon'ın, Başkan Winters'ı konuşma yapmak için davet ettiği bildirildi. | Open Subtitles | وقد أُعلن أن هارولد ساكسون قد دعا الرئيس وينترز لقيادة اللقاء |
Bence, Bay Saxon bu ülkenin tam ihtiyaç duyduğu kişi. | Open Subtitles | أعتقد أن السيد ساكسون هو ما يحتاجه هذا البلد بالضبط |
Saxon'dan uzak dursan iyi olur, Deb. Düşündüğünden daha tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | يجب أن تتجنّبي (ساكسن) يا (دِب) فقد يكون أخطر ممّا تحسبين |
Doktor Vogel öldü. Saxon öldürdü onu. Gitmeden önce onun icabına bakmam gerek. | Open Subtitles | "الطبيبة (فوغل) ميتة، (ساكسن) قتلها"، يجب أن أحرص على الاهتمام بذلك قبل رحيلنا |
Harold Saxon'ın, Başkan Winters'ı konuşma yapmak için davet ettiği bildirildi. | Open Subtitles | وقد أُعلن أن هارولد ساكسون قد دعا الرئيس وينترز لقيادة اللقاء |
Bu doğrulama Bay Saxon'dur, ...ama sizin de gördüğünüz gibi Bay Saxon bu görüşmenin hiç yapılmadığını iddia ediyor. | Open Subtitles | والسيد ساكسون هو من كان سيؤيدها وكما سمعتِ فإن السيد ساكسون يصر أن ذلك الاتفاق لم يحصل على الإطلاق |
Saxon'un web sitesini gösterebilirim. Uzun süredir buralarda. | Open Subtitles | يمكنني أن أريك موقع ساكسون إنه موجود منذ زمن |
Hükümetle aynı dalga boyuna ayarladım, Saxon'ın ne yaptığını görebileceğiz. | Open Subtitles | قمت بضبطه على موجة الحكومة لنعرف ما يفعله ساكسون |
Bay Saxon'ın emirleri: "İstediğinizde ateş edin." | Open Subtitles | الأوامر من السيد ساكسون أطلقوا النار فوراً |
Bay Saxon, gördüklerinden memnun olacaklarından emin olmak istiyor. | Open Subtitles | يريد السيد ساكسون أن يتأكد أنهم سيحبون ما سيروه |
Eminim ki Bay Saxon'un ilgisini çekecektir. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنَّ السيد ساكسون سيكون مهتماً |
Lütfen, bana inan. Bu bilgi Harold Saxon'un kendisinden geldi. | Open Subtitles | أرجوكِ, ثقي بي المعلومات أتت من هارلود ساكسون بنفسه |
- İyi mi bu? Saxon'un web sitesini gösterebilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أريك موقع ساكسون إنه موجود منذ زمن |
Doktoru duydun, ben iyiyim. Git sen. Saxon'ı biz yakalarız. | Open Subtitles | سمعتَ الطبيبة، أنا بخير، يجب أن ترحل، سننال مِن (ساكسن) |
Saxon polisin peşinde olduğunu düşünüyorsa benim de onun peşinde olduğunu biliyordur. | Open Subtitles | "إن ظنّ (ساكسن) بأنّ الشرطة كشفت أمره، فسيدرك بأنّي كشفتُ أمره" |
Deb ile Quinn, Saxon'u korkuttuysa hızlı davranmam lazım. | Open Subtitles | "إن كان (كوِن) و(دِب) قد فعلا ما يخيف (ساكسن)، فعليّ التحرّك بسرعة" |
Saxon bizden sürekli bir adım önde oldu. | Open Subtitles | كان (ساكسن) يسبقنا بخطوةٍ طول هذه المدّة |
Bence Saxon bilgisayarını izliyor. | Open Subtitles | -أعتقد بأنّ (ساكسن) يراقب حاسبكِ المحمول |
Doğru veya yanlış, Saxon'ın durdurulması lazım. | Open Subtitles | يجب أن يُردع (ساكسن) سواء أكان ذلك صوابًا أم خطأً |
Bu Saxon'dan sanane, kaltak? | Open Subtitles | لماذا تكترثين لهذه الـ (سكسونية)، أيتها العاهرة؟ |
Beş yüz yıl önce Saxon krallığı adına cinayetler işlemiştim. | Open Subtitles | قتلت فى المملكة السكسونية منذ 500 سنة |
Her Saxon böyle düşünmez. | Open Subtitles | قد لا يوافقك كل سكسوني الرأي |