Bu bölgelerde ölen insanların sayısıyla ilgili bir fikriniz var mı,Sayın Milletvekili? | Open Subtitles | ألديك أي فكرة عن كم عدد الناس الذين يموتون في تلك الأحياء |
Örneğin buradaki penguen sayısıyla ördek sayısını eşleştirmenizi istesem bunu sayarak yapardınız. | TED | مثلاً، لو طلبت منكم مُطابقة عدد البطاريق هذه بعدد مُماثل من البط، ستتمكن من فعل ذلك بواسطة العد. |
bir greyfurtta bulunan nitrojen atomların sayısıyla aynı mı olur? | TED | سيكون لدى نفس عدد ذرات النتروجين في الليمون الهندي؟ |
Bir Kralın hüneri öldürdüğü, düşman sayısıyla değil, halkından kurtardığı insan sayısıyla ölçülür. | Open Subtitles | أهليّات مَلِك لا تُقدَّر بعدد الأعداء الذين قتلهم لكن بعدد رعيّته الذين أنقذهم |
Kadın başına düşen çocuk sayısıyla dinler arasında neredeyse hiç bağlantı yok. | TED | الدين لديه تأثير ضئيل على عدد الأطفال لكل امرأة. |
Onları her bir daldaki ince dalların sayısı ile çarptım ve her ağaç başına düşen dalların sayısıyla ve sonra her yıl içindeki dakikaya böldüm. | TED | ثم ضربت الحاصل في عدد الاغصان لكل فرع ثم في عدد الفروع في كل شجرة ثم قمت بتقسيم الحاصل على عدد الدقائق في السنة. |
Son Akşam Yemeği'ndeki insanların sayısıyla topla İncil'deki Filipinli sayısından çıkar... | Open Subtitles | وسنطرح من ذلك عدد الفليبينيين الذين ذكروا بالكتاب |
Düğün sayısıyla ilgili saat 1 'de editörler toplantısı var. | Open Subtitles | إجتماع محررين في تمام الواحدة عن عدد العرائس |
1890'da, Emile Dolbear karlı ağaç çekirgesinin dakikadaki ötme sayısıyla çevredeki sıcaklık arasında sabit bir ilişki olduğunu belirledi. | Open Subtitles | عام 1890 قام إميل دوبير بعمل دراسة وجد فيها أن هناك علاقة ثابتة بين عدد الأصوات التي يصدرها |
Vesalius erkeklerdeki kaburga sayısıyla kadınlardakinin aynı olduğunu gösterdi. | Open Subtitles | فقد وضح فيزاليوس أن كلا الجنسين يملكان نفس عدد الضلوع |
Korkarım ki, eşlerimin sayısıyla ilgili rakam abartılmış. | Open Subtitles | اخشى ان عدد زوجاتي قد تم المبالغة به كثيراً |
Deminden beri alnımda 99 ile dolanıyormuşum ve ilginçtir ki yattığım kız sayısıyla tam olarak aynı moruk. | Open Subtitles | أتضح أنني كنتَ أتمشى وهنالك الرقم 99 على رأسي و هو أمر غريب إنه نفس عدد الفتيات التي ضاجعتهن |
Kurşun sayısıyla aynı zarı atan oyunu kazanır! | Open Subtitles | إذا رمى أحدكم النرد و حصل على عدد رصاصه فأنت الفائز |
İşte bu sınırlamalar kablosuz veri transfer talebiyle ve her ay transfer edilen bayt ve veri sayısıyla başa çıkamıyor. | TED | وهذا التحديد/القصور لا يتماشى مع الطلب لبث البيانات اللاسلكية و عدد البايتات و البيانات التي يتم بثها كل شهر |
Ve şimdi bu durumu dünyada aynı süre içinde silahlı saldırılarda hayatını kaybetmiş insanların sayısıyla karşılaştıralım. | TED | دعونا نقارن ذلك بعدد الناس الذين لقوا حتفهم بصورة مباشرة في الصراعات المسلحة حول العالم في نفس تلك الفترة. |
Bu şablonu kullanarak boş olan yeri doldurabilirim dışarıda kalan tek blok sayısıyla, üç. Böylelikle bulmaca çözülmüş olur. | Open Subtitles | الآن، باستخدام هذا النمط، أستطيع ملء الفراغات بعدد القوالب الوحيدة المُستبعدة، وهي ثلاثة، |
O rakamı sahip olduğu kulüp sayısıyla çarptım. | Open Subtitles | ،وضاعفت هذا العدد بعدد الأنديّة بلعبة الروكيت |
Esasen, IŞİD'in tehlikesi sadece elinde bulunan silah sayısıyla değil, kaç çocuğu okuldan uzaklaştırdığıyla ya da beynini yıkadığıyla ölçülebilir. | TED | في الأساس، لا يجب قياس خطر داعش فقط بعدد الأسلحة التي تملكها بل أيضًا بعدد الأطفال الذين أُبعدوا عن المدارس أو شُوِّهَت عقائدهم. |
(Kahkahalar) Ancak yeryüzünün tüm yüzeyini kapsayan mikrop sayısıyla karşılaştırıldığında örneğin topraklarımızda, nehir ve okyanuslarımızda bulunanlarla, bu rakam çok sönük kalır. | TED | (َضحك) لكنه يتضاءل إذا ما قورن بعدد الميكروبات التي تغطي كامل سطح الأرض. مثل تلك التي في التربة والأنهار والمحيطات. |
Başarıları, aldıkları kelle sayısıyla ölçülür. | Open Subtitles | مقياس النجاح بعدد الجثث |