sayısal uçurum, 45 yaşında, iş bulamayan bir annedir, çünkü, nasıl bilgisayar kullanacağını bilmiyor. | TED | تتمثل الفجوة الرقمية في امرأة عمرها 45 عامًا ولا تستطيع الحصول على وظيفة، لأنها لا تعرف كيفية استخدام الحاسوب. |
En çok internet kulllanımın olduğu yeri görebiliyoruz, Kuzey Amerika ve Avrupa'nın ortası, dünyanın geriye kalanı, sayısal uçurum karanlığında kaybolup gidiyor. | TED | نرى أن أكثر هذه الاتصالات متمركزة في قارتي أمريكا الشمالية وأوروبا، في حين أن بقية العالم يتيهون في ظلام تلك الفجوة الرقمية. |
Ya da, Heidegger'in de katılmayacağı gibi, sayısal diriltmeyi basitleştiren... | Open Subtitles | أو كما يزعم هايديغر, الإحياء الرقمي والتي تقوم بالتبسيط هنا.. |
İnternet ve mobil teknolojideki bu patlama, ülkeler arasında ve ülkeler içinde dünyayı Kuzey ve Güney olarak bölen sayısal uçurumun daraldığı anlamına geliyor. | TED | وهذه الثورة، الإنترنت وتكنولوجيا المحمول، تعني أن الفرق الرقمي الذي يفصل الشمال عن الجنوب يتقلص. |
Bankalar, fizikçileri ve istatistikçileri ortalama sayısal fiyat örneklerini belirlemek için işe alıyor. | Open Subtitles | توظّف المصارف علماء فيزياء وإحصاء حتى يتمكنوا من خلق نمادج وقاية مالية رقمية. |
Büyük şirketlerden geliyorlar; bir yerlerde sayısal veri tabanları olmalı. | Open Subtitles | إنهم تابعون لشركات كبيرة لا بد من وجود قاعدة رقمية |
Sayı koşuları, vuruşlar, ara koşular gibi, belli yeteneklere, sayısal değerler veren bir program. | Open Subtitles | الأمر الذي يضع القيم العددية على مهارات محددة , مثل تدير المنزل , ويضرب , والمشي. |
biyolojik malzemelere benzeyen sentetik yapılardan sinirsel işlemleri taklit eden sayısal yöntemler çıkarırlar. Doğa tasarımı yönlendiriyor. | TED | من التركيبات الاصطناعية التي تماثل المواد البيولوجية إلى نظم حسابية تضاهي العمليات العصبية الطبيعة تُسير التصميم |
Pekâlâ, sayısal uçurumu kapatmaya ve nüfusu bütünüyle dahil etmeye çalışmanın birçok yöntemi var. | TED | هناك العديد من النماذج التي تحاول سد تلك الفجوة الرقمية. والتي تحاول تضمين السكان عمومًا. |
Bir dizi sayısal filtreden geçirdik ve bunu elde ettik. | Open Subtitles | بواسطة سلسلة من المرشحات الرقمية وخرجنا بهذه النتيجة |
Bu bükülen sayısal fibroskop sayesinde, duvarların içinde saklı kaçak malları bulabiliyoruz. | Open Subtitles | لدينا هذه الكاميرا الرقمية القابلة للثني، لإيجاد الممنوعات المخبّأة في الجدران وما شابه |
sayısal model bir şeyi tanımlamada bir araya kullanılan bir dizi denklemdir. | TED | النموذج الرقمي هو ببساطة مجموعة من المعادلات التي تعمل معاً لوصف شيء ما |
sayısal radyo engelleyici, neredeyse bitti. Güzel. | Open Subtitles | و راديو التعطيب الرقمي أيضاً سيصبحجاهزاًقريباً. |
Birkaç yıl önce tüm cep telefonu şirketleri telesekreter hizmetlerini sayısal ortama taşıdılar. | Open Subtitles | قبل بضعة سنوات، أصبحت شركات الهواتف المحمولة تستخدم النظام الرقمي لبريدها الصوتي |
Hakkında konuştuğumuz şey, bu dijital boşluk işte, bu bir sayısal uçurum değil. | TED | ما يعني أن ما نتحدث عنه هو "هوة رقمية"، وليست مجرد فجوة رقمية. |
Ölçümler verilerle ilgili daha sayısal görüntüler sağlıyor. | TED | توفر القياسات نظرة رقمية أكثر حول البيانات. |
Ve bunu unuttuğumuzda ve bunu kontrolde tutacak bir şeyimiz yoksa, veriyi çöpe atmak çok kolaydır çünkü sayısal değer olarak ifade edilemez. | TED | وعندما ننسى ذلك وعندما لا نملك ما نستطيع التأكد منه من السهل إلقاء البيانات جانبًا لأنه لا يمكن ترجمتها كقيمة رقمية. |
Ama hepinizin oyladığı ve yeniden sıraladıklarınıza sayısal değerler eklediğinizde kendisi bir numaralı şüpheli oluyor. | Open Subtitles | لكن عندما تضعوا القيمة العددية, لتصويت الجميع, و نعيد تصنيفها, سيصبح المشتبه رقم واحد |
Eminim zimmete geçirme, bize içeri sızabileceğimiz sayısal kayıtlar sunar. | Open Subtitles | أنا متأكد من الاختلاس قد تقدم بعض بقايا العددية نتمكن من شم فيها. |
Küçük bir kar tanesi bile yapısında sayısal bir temel barındırır. | Open Subtitles | حتى قطع الثلج الصغيرة تحتوي على قاعدة حسابية ، في بنيتها، لذا |
Bir başka yazar herhangi bir sayısal tahmin vermedi, Ama başarısız olma olasılığının belirgin olduğunu vurguluyor. | TED | هناك كاتبٌ آخر لم يقدّم أي تقدير عددي ولكنّه قال أنّ إحتماليّة فشلنا كبيرة. |
Ya da sayısal veya mantıksal terimlerle ifade edilebilen işlemleri kontrol etmek için kullanılır. | Open Subtitles | أو في عمليات التحكم التي يمكن وضعها في صورة عددية أو منطقية |
Şimdi bunu fiziksel evrenimizle karşılaştırırsak bu fazla bir zorlama olur, çünkü bizim evrenimiz sayısal değildir. | TED | وحين نقوم بمقارنة ذلك مع عالمنا المحسوس، فيسنجده مقيدا جدا، لأن كوننا ليس رقميا. |
Doğrusu, bu verilerin ulaşılabildiği, bence benim ve benim gibilerin "sayısal sosyal bilimler" olarak adlandırdığı yeni bir çağın habercisi. | TED | في الواقع ، توفر هذه البيانات ، أعتقد تبشر بحقبة جديدة لما أود أنا و آخرون أن ندعوه العلوم الاجتماعية الحسابية |
Düğün resepsiyonuna gelemedim çünkü sayısal bileti alıyordum. | Open Subtitles | لم أحضر الزفاف لأنني كنت اشتري تذكرة ياناصيب |