Bunun sonucu olarak, şu acayip durum var ki, seçkinler seçmenlerin kontrolünden çıktı. | TED | ونتيجة لذلك لدينا هذا الوضع الغريب الذى خرجت فيه النخبة عن سيطرة الناخبين. |
seçmenlerin oy kullanmakla artık ilgilenmemeleri kazara olmuş bir olay değil. | TED | ولم يحدث هذا صدفة أي عزوف الناخبين عن التصويت بعد الآن |
Amerika'daki seçmenlerin çoğunun beyaz olduğu şaşılacak bir şey değil. | TED | إنه لن يفاجئكم أن غالبية الناخبين في أمريكا بيض |
Neden seçmenlerin uyması gereken standart sayılmıyor, Tanrı aşkına? | Open Subtitles | أن على المصوتين اتباع الارشادات؟ أقصد, لا يمكن للأمر أن يكون أكثر وضوحاً لماذا لا نلجأ لهذا المعيار؟ |
Sen seçmenlerin umursadığı sorunlarda doğru yerdesin. | Open Subtitles | أنت على الجانب السليم بالاهتمام بمشاكل المصوتين |
Bu seçim, Şilili seçmenlerin geleceğini belirlemeleri adına son derece önemlidir. | Open Subtitles | "هذه الأمور مهمة و أصعب من أن يحددها المصوتون الشيليون لأنفسهم" |
En ısrarcı seçmenlerin bile yıldırıcı engellerle karşılaşabildiği bir sisteme sahibiz. | TED | لدينا نظام يصل فيه أكثر الناخبين مثابرةً إلى حواجز مزعجة. |
Bir nesilde bir kez yaşanan, seçmenlerin yüzde birinin bile önemli olduğu bir seçimde. | TED | في تصويت يتم مرة واحدة في الجيل توقف ذلك على واحد بالمئة فقط من الناخبين. |
Dün geceden sonra, seçmenlerin tercihinin değişmesi bekleniyor ama kimse inanmıyor. | Open Subtitles | بعد أحداث الليلة الماضية تحول طفيف بآراء الناخبين كان محتملاً و لكن لم بتوقع احد ذلك |
...seçmenlerin, Senatör Palmer'ın yaklaşık yarım saat önce televizyonda gösterdiği dürüstlüğü onayladığını gösteriyor. | Open Subtitles | يبدو ان الناخبين قد صدقوا أمانه السيناتور |
seçmenlerin, suç ve eğitim gibi konularda... görüş ayrılıkları yaşadıklarını gösteriyor. | Open Subtitles | أظهرت إنقسامًا بين الناخبين حول التحدّيات التي تواجه المدينة مثل الجريمة والتعليم |
Vincent'ın kasabanın tarihine ne kadar bağlı olduğunu seçmenlerin görmesini istemiyor. | Open Subtitles | لا تريد الناخبين أن يشاهدوا كم فنسنت مرتبط إلى تاريخ هذه البلدة |
seçmenlerin ne istediğini veya düşündüğünü bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تعرف الناخبين ماذا يريدون أو يفكرونَ أو أي شيء |
seçmenlerin güvenini kazanmakta anahtar şey şeffaflık. | Open Subtitles | الشفافية هي الأساس في إعادةِ اكتساب ثقة الناخبين |
Bombalamayla seçmenlerin oyunu kazanmak bir yana... | Open Subtitles | تمكين الوصول إلى الناخبين ، هذا شيء واحد |
Bu da, seçmenlerin öfkelerinin olduğu çömleğin aşırı sıcak ve iki kat soslu olması demek. | Open Subtitles | وهذا على وشك أن يتضاعف إلى أن يصبح وعاء حار جدا من الفخار من غضب الناخبين |
Tamam, şimdi, bu spotlar seçmenlerin kafasında bazı sorular oluşturarak bizi yülseltecektir. | Open Subtitles | حسناً، هذه هي النقطة التي ستثير تساؤلات هامة بأذهان الناخبين. |
seçmenlerin fikrini değiştirmek için yedi günden az zamanımız var. | Open Subtitles | و علينا على الأقل في أقل من سبعة أيام تغيّر آراء الناخبين. |
seçmenlerin, hakkında bilmesi gereken tek şey; ismin. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يجب أن يعرفه المصوتين عنك هو أسمك |
Neden seçmenlerin birlikte çalıştığınız kişiye dayanarak size güvenmesi gerekir? | Open Subtitles | لماذا على المصوتين تصديقك و أنتِ زميله له ؟ |
seçmenlerin mutlu bir aileye sahip evli bir adama ihtiyacı var. | Open Subtitles | المصوتين يريدون رجلا متزوجا مع عائله سعيده |
İçselleştirilmiş bir çaresizlik yaşanıyor bu da seçmenlerin seçim anında kendilerini özgür hissetmemelerine sebep oluyor çünkü tamamen baskı altındalar. | Open Subtitles | ينتابني شعور بـ آمال خاطئة بداخلي وذلك بمنع المصوتون من الشعور بالحرية في لحظة التصويت |