Karakolda bir sedye var mı öğren. | Open Subtitles | انظر إذا كان لديهم نقالة في مركز الشرطة. |
Hey, X Ray bölümünden bir tane sedye aşırdık, Overdose 'un yanında ki 3. bölüme yerleştirin. Pekala, bak. | Open Subtitles | لقد سرقنا نقالة من اكس راى ضعه فى الثالث بجوار اوفرى |
Buraya bir sedye getirelim. Onu hedef binaya götür. | Open Subtitles | سنحصل على نقالة هنا أدخله إلى بناية الهدف |
Onu bütün bu araziden bir sedye üzerinde götüremezsiniz. | Open Subtitles | لن تستطيع حمله على النقالة عبر هذا البلد |
Gidip sedye getireceğim, sonra seni sahile götüreceğiz, hemen geliyorum. | Open Subtitles | ساحضر نقاله لاخذك للشاطىء ساعود |
Oraya gelmemi mi istiyorsun, oradan sedye ile çıkacaksın, duydun mu beni? | Open Subtitles | لا تجعلني أعود إلى هناك لأجدك سأجعلهم ينقلونك عن طريق نقّالة .. هل تسمعني؟ |
Sir Percy ve Dr. Armstrong için birer sedye hazırlayın. | Open Subtitles | عدّْ النقّالة للسّيدِ بيرسي وواحدة للدّكتورِ آرمسترونغ. |
Cesedi minibüse taşımak buraya sedye getirmekten kolay olur. | Open Subtitles | سيكون أسهل حمل الجثة إلى الشاحنة من محاولة جلب نقالة إلى هنا |
Bir yerlerde seni bekleyen bir sedye olduğuna eminim. | Open Subtitles | لا شكّ أنّ هناك نقالة بعجلات تنــتظــــرك في مكــــان مــــا. |
Ben de emrine karşı geldim, bir sedye hazırladım ve en yakındaki sağlık çadırına götürdüm. | Open Subtitles | لذا فقد عصيت الأوامر وصنعت نقالة وجررته إلى أقرب منشأة طبية |
Bu bir daha olursa sana da bir sedye gerekecek. | Open Subtitles | إن حدث هذا ثانية، ستحتاج أنت أيضا إلى نقالة |
Yoksa evine sedye ile giderdin. | Open Subtitles | لقد حالفك الحظ وإلّا عدّت لمنزلك على نقالة |
Ona bir sedye yapıp hava kararmadan buradan gitmeliyiz. | Open Subtitles | علينا ان نبني نقالة من اجلها وعلينا ان نخرج من هنا قبل حلول الظلام |
Plastik bir örtüyle kaplanmış bir sedye? | Open Subtitles | في الزاوية؟ على النقالة ، مغطى بأغطية بلاستيكية؟ |
SVO vakamız var. Buraya bir sedye getirin hemen. | Open Subtitles | لدينا حالة جلطة دماغية, أحضروا النقالة إلى هنا حالاً |
Tanri'ya sükür sedye tasiyicilari vardi. | Open Subtitles | نشكر الله على أن حاملي النقالة كانوا هناك |
- Tamam. Gidip sedye getireceğim, sonra seni sahile götüreceğiz, hemen geliyorum. | Open Subtitles | ساحضر نقاله لاخذك للشاطىء ساعود |
Yardımına ihtiyacım var, Danny. Alvarez, sedye getir! | Open Subtitles | أحتاج إلى مساعدتك، يا داني الفاريز، احصل لى عليّ نقّالة الآن |
Bir sedye getirin. | Open Subtitles | أحضروا النقّالة. |
Sonra da buradan aşağı düşer... ve Parkland Hastanesi'nin koridorunda... bir sedye üzerinde, neredeyse bozulmamış halde bulunur. | Open Subtitles | ووجدت في حالة وكأنها خارجه من المصنع للتو على محفة في ممر فى مستشفى باركلاند |
sedye yapmama yardım eder misin? | Open Subtitles | أيمكنك مساعدتي في صنع فراش له؟ |
- sedye! - sedye! Görünüse göre bir oyuncu sakatlandi. | Open Subtitles | لاعب من (دلث) لا استطيع معرفته احضرو النقاله لنقله |
Gemi batarsa sedye olarak da kullanabilirim. | Open Subtitles | يا إلهي، يمكنني أن أستعمل هذه كطوافة في حالة غرق القارب |
Bir sedye getirin! | Open Subtitles | أحضر لي حداجة! حداجة: نقالة |
- sedye taşıyıcılarını mı çağırdınız? | Open Subtitles | -هل دعوتم دورية جيرني ؟ |
- sedye getir. | Open Subtitles | -أحضر السرير النقّال . |
Şoka girdi. sedye ve battaniye getirin. | Open Subtitles | انه في حالة صدمة ، احضري الحمالة وبطانيات |
sedye ve boyunluk getirseniz iyi olur. | Open Subtitles | لذا من الأفضل أن يكون اللوح الخلفي والطوق جاهزان. |