ويكيبيديا

    "sefaletten" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • البؤس
        
    • الفقر
        
    • والفقر
        
    Çevreme baktığım zaman sefaletten başka bir şey görmüyordum. Open Subtitles فى كل شئ من حولى, لا يمكنى ان ارى الا البؤس الظلم و الوحشيه
    Bize acı ve sefaletten başka bir şey getirmediğin için. Open Subtitles كل ما فعلته لاشيء لكنه جلب لنا البؤس والألم
    Bu kitap aileme acı ve sefaletten başka bir şey getirmedi. Open Subtitles هذا الكتاب لم يجلب سوى الحزن و البؤس لعائلتي
    kadınların bizi sefaletten çekip çıkarmaya yardım edecek gerçek yöntemleri. TED وطرق حقيقية يمكن أن تساعدنا بها النساء لانتشالنا من الفقر.
    Geldiğimiz yerde, sefaletten ölmek istemiyorsan ya rahip olmak zorundaydın, ya da haydut. Open Subtitles من حيث أتينا ، كلانا لا يريد أن يموت من الفقر أصبح أحدنا قس والآخر قاطع طريق
    Ailelerimiz bu ülkeye gelmişler zulümden, sefaletten ve açlıktan kaçarak. Open Subtitles والدينا أتيا إلى هذه الدولة هربوا من الإضطهاد والفقر والجوع
    Zahmet olmazsa lütfen para biletimi bozdurup sefaletten başka bir şey görmeyen kızıma gönder. Open Subtitles .. استبدل هذه واعطيها المال لأبنتي ، التي لا ترى شئ غير البؤس مازالت تعيش حياه من الشك
    Umarım bu gece olur da ben de bu sefaletten kurtulurum. Open Subtitles أرجو أن تكون الليلة. سأتخلص من كل هذا البؤس.
    Dar görüşlü dinî inanışlar, insanlığa sefaletten başka bir şey getirmemiştir. Open Subtitles الاَن الديانات يعتقد أنها تجلب سوي البؤس علي البشرية
    Ama sokaklar bana sefaletten başka bir şey vermedi. Open Subtitles لكن كلّ ما جنيته من الشارع كان .. البؤس
    "...çünkü yaşadığımız sefalet, bilinmeyen bir sefaletten..." Open Subtitles لأنك إكتشفت أن البؤس الذي عرفته
    Keşke Ikutaro'yu bu sefaletten kurtarabilseydim. Open Subtitles أتمنى أن أُخرج (اكتارو) مِن هذا البؤس
    sefaletten zenginliğe giden yolun, her zaman saf ve şerefli olduğunu mu sanıyorsunuz? Open Subtitles أتحسبين أن درب الخلاص من الفقر دائمًا ما يكون نقيًّا شريفًا؟
    Ve bu yanlış anlamayı düzeltmekle ilgili çok güçlü hissetmemizin sebebi girişimciliğin milyonlarca insanı sefaletten kurtaracak insan tarihindeki tek güç olmasıdır. TED وسبب اندفاعنا الشديد لتصحيح هذا المفهوم الخاطيء هو أن ريادة الأعمال هي القوة الوحيدة في تاريخ البشرية التي أنقذت الملايين من الناس من الفقر
    Beyler korumamız altındaki herkes onları sefaletten, şiddetten, hatta üzüntüden kurtaracak bir lider bekliyor. Open Subtitles أيها السادة، كل من هم تحت حمايتنا ينتظر ذلك القائد الذي سينقذه من الفقر... من العنف، حتى من الحزن...
    Böyle projeler insanları sefaletten kurtarıp vergi tabanını genişletir. Open Subtitles هذه المشروعات التي ترفع الناس من الفقر which broadens the tax base.
    - sefaletten servete zıpladın sanki. Open Subtitles من الفقر لجني الثروات على ما يبدو
    Ailelerimiz bu ülkeye gelmişler zulümden, sefaletten ve açlıktan kaçarak. Open Subtitles والدينا أتيا إلى هذه الدولة هربوا من الإضطهاد والفقر والجوع
    Gotham'ı yozlaşmışlıktan, suçtan ve sefaletten temizlerdim. Open Subtitles أود أن التخلص جوثام من الفساد، الجريمة والفقر.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد