Bunu, daha fazla karbonhidrat selüloz üreterek yapar. | TED | يقوم بذلك من خلال تصنيع المزيد من كربوهيدرات السليلوز. |
Hücre içindeki canlı maddeler birer birer ölür ve geriye yalnızca selüloz kalır. | TED | تختفي المادة الحية داخل الخلية، مخلّفةً وراءها السليلوز. |
Onlar tatmin edici, ama yoğunlukları az, içlerinde çok fazla selüloz var. | Open Subtitles | ولكن كثافته اقل, وهناك الكثير من السليلوز |
selüloz yapısını yıkmak istiyormuşsun gibi ov. | Open Subtitles | انتم تدلكوها هكذا لتحطموا بناء السيليلوز |
Belirli türlerdeki bakterileri besi zengini sıvı kullanarak kendiliğinden organize selüloz ipliklerinden kumaş dokuya fermente ettik. | TED | باستخدام فصيل معيّن من البكتيريا في سائل غنيّ بالمواد المغذّية، قمنا بتخمير خيوط من السيليلوز والتي قامت بتجميع نفسها في صفيحة من القماش. |
Bu aleyhte çevre şartlarında, 20. yüzyıl boyunca film ve fotoğrafçığın en yaygın maddesi olan selüloz asetat bükülüp kıvrılmaya başlar. | Open Subtitles | في هذه البيئة العدائية، حامض السّلُولوز، المادّة الأكثر شيوعاً والمستخدمة في الأفلام و الصور طوال القرن العشرون |
Bunun metal alaşım olduğu besbelli. Bu da selüloz. | Open Subtitles | من الواضح أنّ هذا ينتمي لسبيكة معدنيّة هذا مع السليلوز |
Genlerinden birini mısırın DNA zincirine eklemişler böylece selüloz hızla proteine yıkılıyor. | Open Subtitles | لذا أضافوا أحد جيناته إلى سلسلة الحمض النووي للذرة إذاً تلك الذرة ستُظهر البروتين الذي يوقف ذلك السليلوز |
Umarım bizim selüloz bayraklarımızdan biridir. | Open Subtitles | جيد, وآمل أن هذا واحد من أعلام السليلوز لدينا. |
Umarım bizim selüloz bayraklarımızdan biridir. | Open Subtitles | جيد, وآمل أن هذا واحد من أعلام السليلوز لدينا. |
Aslında, fermentasyonla selüloz ören bakteri, maya ve mikro-organizmaların sembiyotik karışımı bir Kombu Çayı tarifi kullanıyorum. | TED | أستخدم أساسا وصفة الكومبوشا، والتي هي خليط تكافلي من الباكتيريا، والخمائر وكائنات مجهرية أخرى، والتي تحول السليلوز في عملية تخمير. |
Bakteriyel selüloz, aslında yaraların iyileşmesinde çoktan kullanılıyor ve gelecekte belki de biyo-uyumlu kan damarları, hatta belki kemik dokusunun değiştirilmesi için kullanılacak. | TED | السليلوز البكتيري يستخدم في الواققع في شفاء الجروح، وربما في المستقبل في أوعية دموية متوافقة حيويا، ربما تعويض النسيج العظمي حتى. |
selüloz bu evrede, hücre duvarının %34'ünü meydana getirir ve bu yüzdelik süratle artar. | TED | يشكّل السليلوز 34% من جدار الخلية في هذه المرحلة ويتزايد بشكلٍ سريع. |
selüloz, lifin ağırlığının %90'ından fazlasını üretmeye devam eder. | TED | فيستمر السليلوز بالترسب إلى أن يشكّل أكثر من 90% من وزن الليف. |
Ne kadar çok selüloz çökelirse ikincil katman o kadar yoğun olur ve bu da son lifin sağlamlığını belirler. | TED | كلّما ازداد السليلوز المترسّب، كلّما أصبحت الطبقة الثانوية أكثر سماكة... وهذا يحدد قوة الليف النهائي. |
Ne gördüğümden emin değilim. selüloz mu? | Open Subtitles | لست متأكدة مما أراه السليلوز ؟ |
Sonunda, hammaddenin çam ağacından elde edilen özel bir selüloz olduğunu öğrendim, ondan sonra bile, bu hammaddeyi işleyebilmek için milyonlarca dolarlık bunun gibi bir makine lazım. | TED | في النهاية علمت انها من مادة خاصه من السليلوز تشتق من خشب الصنوبر، وحتى بعد ذلك فانك تحتاج مصنع يكلف الملايين من الدولارات كهذا لتحويل هذه المادة... مره اخرى توقفت |
Evet, selüloz yüzünden? Kesinlikle. | Open Subtitles | نعم، بسبب السليلوز |
Kabukların yüzde 80 inin selüloz olduğunu biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | هـل تعـرف أنّ القشـرة تحتـوي علـى 80% مـن مـادة السيليلوز ؟ |
Ayrıca ketende bulunan selüloz ve termokromik mürekkep izi buldum. | Open Subtitles | ووجدت أيضا أثار لمادة " السيليلوز" في الكتان كما هو الحال مع " الحبر الحراري" في الخشب |
Bu örnekler selüloz asetat bazlı filmlerin, çok yüksek miktarda neme maruz kalmaları neticesinde bozulmanın çeşitli aşamalarıdır. | Open Subtitles | كلّ هذه أمثلة لمراحل مختلفة من الفساد لفلم أساسه السّلُولوز تعرض لرطوبة عالية جداً. |