Bu hiç de adil değil, ben burada tek başıma tıkılmışken Sen orada gün boyu arkadaşlarınla oynuyorsun. | Open Subtitles | هذا ليس عدلا أن أبقى عالقاً لوحدي هنا بينما أنت هناك تلعب طوال اليوم مع الاصدقاء |
Sen orada o kadar insanla berabersin ben burada yalnızım. | Open Subtitles | أنت هناك مع كل هؤلاء الناس، وأنا هنا، لوحدّي. |
Bir daha bana o ses tonuyla "Sen orada mıydın?" diye sorsun... | Open Subtitles | اذا سالني مرة اخرى هل كنت هناك بهذه الهجة |
Sen orada oyun oynarken, bütün işi ben yapıyordum. | Open Subtitles | بينما كنت هناك تلعب بالأرجاء, كنت أقوم بكل العمل. |
Dinle, senin için orada oturup yargılamak kolay, ama Sen orada değildin. | Open Subtitles | إسمعي، من السهل أن تكوني بمنطق القاضي الآن ولكنّكِ لم تكوني هناك |
Tamam Sen orada değildin ama adamların oradaydı ve senin için yalan söylediler. | Open Subtitles | لم تكوني هناك لكن جماعتكِ كانت هناك وكذبو لأجلكِ |
Sen orada öyle yatarken ben burada nasil savas planlayacagim? | Open Subtitles | كيف من المفترض أن أجلس هنا أخطط للحرب بينما أنتِ هناك بهذا المنظر؟ |
Kadını ve Bauer'i bana yollayın, Sen orada bekle. | Open Subtitles | ارسل السيدة و"باور" إلىّ انتظر أنت هناك انهضا لنذهب |
Sen orada mektup yazarken, biz burada oturmuş daha önce hiç yapılmamış, 21. yüzyıla ait bir üçkâğıt çevirmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | بينما أنت هناك تكتب بالبريد التقليدي، نحن نجلس هنا نبتكر حيلاً لـ"لم يُفعل سابقاً" بخُدع القرن الـ21. |
Asıl soru, Sen orada daha ne kadar durmayı düşünüyorsun? | Open Subtitles | السؤال هو لكم من الوقت ستصمد أنت هناك |
Sen orada, tuvalette bebek için çabalarken doktor son testimin sonuçlarına baktı. | Open Subtitles | أوه, بينما كنت أنت هناك في المرحاض تقوم بقــــــذف حيواناتك المنــــــــــوية، بينما هنا, حصل الدكتور على نتـــــائج آخــــــر فحــص لي، |
Ben buradaydım ve Sen orada. Ha! | Open Subtitles | لقد كنت هنا و أنت هناك |
Hayır, yok, çünkü Sen orada bardakları yuvarlarken, ben de bu güzel bayan misafirle eğleniyordum, | Open Subtitles | لا، كلا، لأنّك عندما كنت هناك تتجرّع الخمر، كنتُ أنا.. كنتُ أنا هنا أستمتع بصحبة هذه المرأة الجميلة |
Cat, Sen orada öylece duruyordun, o da tam oradaydı. | Open Subtitles | كات , فقط ؟ , لقد كنت هناك , وهو كان هناك ايضا |
Sen orada başlangıçtaydın, ve konuşmuyorsun. | Open Subtitles | كنت هناك منذ البداية و لم تتكلم |
Sen orada sürterken, bir uyuşturucu çatışmasını kaçırdık. | Open Subtitles | لقد اضعنا اطلاق نارى عندما كنت هناك |
Sen orada olmasaydın ne yapardım hiç bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ما كنتُ قد فعلتُ لو لم تكوني هناك |
Sen orada değildin. O insanların hepsini tanıyorum ben. | Open Subtitles | أنتِ لم تكوني هناك أنا أعرف هؤلاء الناس هناك |
Sen orada olmazsan başka birine çarpacaktır. | Open Subtitles | إذا لم تكوني هناك ، سيصطدم بشخص آخر و حسب |
Kozmik, ağır şeyler, ve seninle konuşmaya ihtiyacım vardı, ve Sen orada değildin. | Open Subtitles | من النوع الثقيل والمرهق واحتجت ان اتحدث معك ولم تكوني هناك |
Sen orada öyle yatarken ben burada nasıl savaş planlayacağım? | Open Subtitles | كيف من المفترض أن أجلس هنا أخطط للحرب بينما أنتِ هناك بهذا المنظر؟ |
İngilizlerle öğlen yemeğini yiyecek Ne yapacaksın Sen orada | Open Subtitles | سيَتَنَاوَلُ وجبة غداء مع الإنجليزية ماذا تريد ان تفعل هناك |
Sen orada ne halt ediyorsun? | Open Subtitles | بيتي ماذا تفعل هناك بحق الجحيم يا فتى - أساندك |
Oyunun gayesi Sen orada oturup, bize bahçe temizletmek mi? | Open Subtitles | لم علينا أن نجمع الأوراق من مرجتك بينما أنت تجلس هناك فقط |