| senin gibilerin peşine düşen koyu takım elbiseli, ürkütücü adamlar. | Open Subtitles | إنهم رجال مخيفون يرتدون بذلات داكنة يطاردون رجالاً من أمثالك. |
| Sen ve senin gibilerin yaptığı bütün iş bu. | Open Subtitles | هذا كل ما تستطيع فعله تماما كباقي أمثالك |
| Sen ve senin gibilerin yaptığı bütün iş bu. | Open Subtitles | هذا كل ما تستطيع فعله تماما كباقي أمثالك |
| Gerçekten senin gibilerin benden bunu almasına izin vereceğimi mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقدين حقاً أن أسمح لأمثالك أخذ هذا مني ؟ |
| O tür kararları benim üstlerimin, yani senin gibilerin aldığını söyledim. | Open Subtitles | قلت إن هذه القرارات تأتي ممن هم أعلى مني مرتبة، وإنها قد تأتي من أشخاص مثلك. |
| Kısaca senin gibilerin bizim gibileri araması için neden de yok. | Open Subtitles | لا سبب لأشخاص مثلك لكي يأتوا لأشخاص مثلنا |
| senin gibilerin... yani hizmetlilerin, hala çalıştığını bilmiyordum. | Open Subtitles | ...لاأعتقد أن أناس مثلك أعني، مرافقون مازالوا متواجدون |
| Futbol kulübü senin gibilerin sabahın bu saatinde buralara gelmesini istemiyor. Evine git sen. | Open Subtitles | نادي كرة القدم لا يريد أشخاصاً مثلك يتسكعوا في هذا الوقت من الصباح. |
| Kapılarını kilitlemiyorlar. Bu senin gibilerin hoşuna gider. | Open Subtitles | سيظل الباب مفتوحا, وهذا أمر سيجذب شخصا مثلك |
| All Saints gibi bazı kurumların senin gibilerin fotoğraflarını poster yaptıklarını ve kendini daha önemli hissetmene neden olduklarını biliyorum, ama değilsin. | Open Subtitles | وأنا أدرك أن هنالك مؤسسات مثل القديسين التي وضعت للناس أمثالك والتي تجعلك تشعر بانك مهم وفي الحقيقة لست كذلك |
| senin gibilerin bana böyle boktan davranmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أدع الشباب أمثالك يعاملونني بهذه الطريقة بعد الآن. |
| Bu senin gibilerin yaptığı bir şey kendini öldüreyim deme. | Open Subtitles | لكن لا يتسبب غير المتدربين أمثالك بقتل أنفسهم |
| Ancak senin gibilerin karşısında bin defa oturdum siz kalkıp gitmezsiniz. | Open Subtitles | ولكن أنا جلست أمام أمثالك آلاف المرات لن تخرج |
| Artık senin gibilerin ve başkalarının yüzünden utanmayacağım. | Open Subtitles | لن أشعر بالخزي من أمثالك أو أى شخص آخر بعد الآن |
| Bazıların kral olurken senin gibilerin hayatının onlara hizmet etmekle geçmesi işte bu yüzden oluyor. | Open Subtitles | ثمة سبب لوصول البعض للعظمة وآخرون أمثالك مقدر لهم أن يخدموا أولئك العظماء |
| senin gibilerin ettiği her laf yanına kâr kalabiliyor. | Open Subtitles | الفتية من أمثالك" يمكنهم أن يفلتوا بما فعلوه" و كأن شيئاً لم يفعلوه |
| Hayırseverlik zenginlerin işi. senin gibilerin değil. | Open Subtitles | إن المؤسسة الخيرية للأثرياء ليست لأمثالك |
| senin gibilerin içki içebileceği başka yerler var. | Open Subtitles | ثمة أماكن كثيرة يمكن لأمثالك الشرب فبها |
| Bu keşfi Gustave'ı senin gibilerin elinden kurtarmak için başlattım. | Open Subtitles | لقد بدأت هذه البعثة لحماية ،(غوستاف) من أشخاص مثلك |
| senin gibilerin başına böyle şeyler gelir işte. | Open Subtitles | هذا ما يحدث لأشخاص مثلك |
| senin gibilerin bazen ilgi odağı olmaktan çekindiklerini biliyorum ama Franklin Roosevelt'in de yarı robot olduğunu ve şimdi Rushmore Dağı'nda... | Open Subtitles | أنا أعرف كيف أناس مثلك يخافون من أضواء الشهرة في بعض الأحيان، لكن هل علمت أن (فرانكلين روزفلت) كان جزئا منه رجل ألي أيضاً. -وهو على جبل رشمور؟ |
| senin gibilerin etrafta dolaşmasına nasıl izin veriyorlar! | Open Subtitles | كيف يدعون أشخاصاً مثلك بالتجول؟ |
| Orası senin gibilerin sıkıldığı zaman gidecekleri bir yer değil. | Open Subtitles | ذلك المكان ليس بالمكان الذي يأتي فيه شخصا مثلك ليمضي وقته |