O adam, benden sevdiğim her şeyi alan zincirleme bir reaksiyon başlattı. | Open Subtitles | قام ذلك الرجل بفعل سلسلة من ردود الأفعال التي استولت مني على كل شيء أحببته |
Siz ikiniz, sevdiğim her şeyi öldürdünüz. | Open Subtitles | أنتما الإثنان قتلتما كل شيء أحببته |
Siz ikiniz, sevdiğim her şeyi öldürdünüz. | Open Subtitles | -لقد أخذتم مني كل شيء أحببته |
Dünya üzerinde sevdiğim her şeyi elimden aldılar. | Open Subtitles | وكذلك أولادي الثلاثة، لقد سلبوا مني كل ما أحببته في هذا العالم |
Ve sevdiğim her şeyi almasıyla sonuçlandı. | Open Subtitles | وانتهى الأمر لأخذه منّي كل ما أحببته قط. |
Harika bir kız değil mi? Amerika ile ilgili sevdiğim her şeyi temsil ediyor. | Open Subtitles | "إنها تمثل كل ما أحبه بـ "أمريكا |
Yarın New Orleans'a dair sevdiğim her şeyi sana göstereceğim. | Open Subtitles | وغدًا سأريك كل ما أحبه في (نيو أورلينز). |
sevdiğim her şeyi yok ettin. | Open Subtitles | فقد دمّرت كل ما أحببته يوماً |
Birinci ciltte, Swann'ların Tarafı, kitap dizisinde Swann, ana karakterlerden bir tanesi, metresinden sevgi dolu söz ediyor, yatakta ne kadar iyi olduğundan bahsediyor. Fakat birden, birkaç cümle içinde, ki bunlar tam anlamıyla Proust cümleleri ve nehirler kadar uzunlar, fakat birkaç cümle içinde birden geri çekilir ve farkına varır; "Dur bir dakika, bu kadında sevdiğim her şeyi, bir başkası da seviyor olabilir. | TED | في الجزء الأول من سلسلة كتب طريق سوان، كان سوان، إحدى الشخصيات الرئيسية، يفكّر في عشيقته بشغف، و روعتها أثناء ممارسة الجنس، و فجأة، بعد بعض الجمل القليلة، جمل مؤلّفها بروست، لذا فهي طويلة كالأنهار، لكن بعد بعض الجمل، ينتفض سواي مدركا، "مهلا، كل ما أحبه في هذه المرأة، قد يجعل أي شخص يحبها. |
sevdiğim her şeyi elimden aldın, Jonah Hex. | Open Subtitles | لقد أخذت كل ما أحبه (جونا هيكس) |