İçinde bir yerlerde sevimli bir küçük oğlan olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | اعلم ان هناك طفل صغير لطيف فى مكان ما بداخلك |
En azından bir adama sevimli olduğunu söyleyemeyecek kadar ödlek değilim. | Open Subtitles | علي الأقل لم أكن جبانة لدرجة ألا أخبر شخص أنه لطيف |
Bu şarkıyı, orada oturan sevimli bayan için söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أود أن أهدي هذه الأغنية إلى سيدة جميلة يجلس هناك. |
Hala insan olduğunu görmek güzel. Çok sevimli, değil mi? - Kim? | Open Subtitles | انا مسرور بانك تتمتع بجانب انساني هي لطيفة , اليس كذلك ؟ |
Bu tarih dersimizin bir sonraki parçası, İngiliz Endüstri Devrimi'nin sevimli resmi. | TED | الجزء التالي من درس التاريخ المعقد الصورة الجميلة من الثورة الصناعية البريطانية. |
Bu kadar sevimli bir şey görmemiştim. Bana kimi hatırlatıyor, biliyor musun? | Open Subtitles | لم يسبق أن رأيت شيء ظريف كهذا ، أتعرف بما يذكرني؟ |
sevimli sayılır. Havadan sudan sohbeti es geçmek iyidir belki de. | Open Subtitles | إنه لطيف , من الجيد إنه يتغيب عن كل ذلك الحديث |
Bu salaş köyde sevimli bir pilicin olduğu kimin aklına gelirdi? | Open Subtitles | من كان يعتقد بوجود فرخ لطيف في هذه القرية القذرة ؟ |
sevimli bir çocuk bul ve Kaslarını görebilmem için tişörtünü kaldırıp kaldıramayacağını sor? | Open Subtitles | أبحث عن شاب لطيف و أطلب منه أن يرفع قميصه لكي أرى بطنه؟ |
Ne olursa olsun herkesin sevimli deyip geçeceği bir dizi yapamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا إنتاج مسلسل عن أناس يقولون أي شيء لأنه لطيف |
Oğlumun sevimli olduğunu söyleyip orada oturarak meleği mi oynayacaksın? | Open Subtitles | تقولين لي أن ابني لطيف وتجلسين مكانك وتُعطني وجه الملاك؟ |
Sırf sevimli biri diye ona yardım etmeyeyim mi yani? | Open Subtitles | انا أقصد ,فقط لانها جميلة لا يتوجب علي ان اساعدها؟ |
sevimli olduğu için olduğunu söyleme çünkü bunu yiyeceğimi hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | ولا تقل لي لأنها جميلة لأني غير متأكدة أني سأصدق هذا |
Çok sevimli bir şey. Bilerek benim ocağı açık bırakmıştı. | Open Subtitles | ,لطيفة فى وجهها فقط لقد تركت موقدى يعمل عن عمد |
Dumpy! Sen bu sevimli kuştan bir öpücük istemez misin? | Open Subtitles | دامتي ، الا تريد قبلة من هذه العصفورة الجميلة ؟ |
- Pennsylvania. Çok sevimli. 3317. - Babam da öyle derdi... | Open Subtitles | بنسيلفينيا ، ظريف ، 3317 .. اعتاد ابى ان |
Ona bakma sen, sadece kızların gözünde sevimli yavru köpek olmaktan dolayı mutsuz. | Open Subtitles | لا، إنه .. إنه فقط مستاء بشأن حالة جرو الكلب اللطيف مع الفتيات. |
Ben bunun çok sevimli olduğunu düşündüm çünkü ben de Munchkin'ler gibi şarkı söyleyebilirim. | Open Subtitles | و أعتقد أن ذلك كان لطيفاً جداً، لأنه، حسناً، أستطيع أن أغني مثل الطفل الصغير بنفسي |
Ah, Orada evlenmişti Pierre sevimli küçük hanımla. | TED | ♪ ♪ أوه، ♪ ♪ حيث هناك، قام بيير ♪ ♪ بالزواج من الآنسة اللطيفة. |
Çok sevimli bir tip değil. Ama şu renklerine bakın. | Open Subtitles | ليس محبوب جداً , كما ترون دعونا نلقى نظرة على الألوان |
Ki bu sizi sevimli delikanlımız Adam ile perimasalı yolculuğuna davet şeklimizdi. | Open Subtitles | وهذه هي طريقتنا لدعوتكم في رحلة خيالية رائعة مع فتانا الجميل آدم |
IM: Şuna bakın bu saçla ne kadar sevimli oldu. Adam: Annesi "Leziz!" | TED | إسحاق: انظر كم تبدو ظريفة بهذه، قليلا إلى الوراء. رجل: أمها تقول: "لذيذ!" |
Siz sevimli bir doktorsunuz. sevimli doktorlar bana ismimle seslenirler. | Open Subtitles | أنت طبيب وسيم الأطباء الوسماء يمكنهم منادتي باسمي الأول |
Hatta köpeğin inanılmaz bir şekilde sevimli olduğunu söyleyebilir. | TED | وربما تستطيع أن تخبرك أن الكلب محبوبة للغاية. أنا أعمل على هذه المشكلة |
Neye benzediğini görüyorsunuz, pek sevimli değil. | TED | هل ترون كيف يبدو هذا، ليس جميلاً جميلاً. |
Fikir belirtmek bana düşmez ama sevimli geldi. | Open Subtitles | ألم يكن ظريفاً ؟ أقصد لست خبيرة جداً , ولكن أعتقد بأنه كان ظريفاً |