| Sewell hapishaneydi peki ya Mccreedy ile ilgili bir şey ortaya çıktı mı? | Open Subtitles | إذاً سويل كان في السجن وبعدها .. لم يعرف أي شيء عن ماكريدي |
| Benjamin Sewell'in bir oğlu vardı, Bayan Lerner ama iki yıl önce bar kavgasında öldü. | Open Subtitles | بنيامين سويل أنجب طفل آنسه ليرنر لكنه قتل في شجار في حانه قبل سنتين |
| Çoğu kişi Benjamin Sewell'in Hayalet olduğuna inanıyordu. | Open Subtitles | معظم الناس اعتقدت ان بنيامين سويل كان هو الشبح |
| Muhtemelen Dogderlar için Wyatt, Pirates için de Sewell. | Open Subtitles | من المحتمل وايات للمراوغين، سيويل للقراصنة. |
| Leo, bir arkadaşımla tanışmanı istiyorum. Dr. Sewell. | Open Subtitles | أريدك أن تقابل صديقي ليو , هذا الدكتور سيويل |
| Anna Sewell'den Siyah İnci. | Open Subtitles | الجمال الأسود من قبل آنا سيويل. |
| Ama Arkansas polisi McCreedy'i bulduğunda Texas polisi, Sewell'i tutklamıştı. | Open Subtitles | لكن عندما شرطة أركنساس وجدت ماكريدي شرطة تكساس كانت قد اعتقلت سويل |
| Ondan sonra Benjamin Sewell öldü, Bayan Lerner. | Open Subtitles | ثم مات بنيامين سويل .. آنسه ليرنر |
| İki taraf var ve her ikiside Hayaleti yakaladığını söylüyordu. Ama burada McCreedy öldürüldüğü zaman Sewell'in tutuklanması bir birine uymuyordu. Bu hiç birinin Hayalet olmadığını kanıtlıyordu. | Open Subtitles | وهكذا لديكِ معسكرين مختلفين كلٌ منهما قال أنه نال من الشبح والذي لا يجمعهما معاً أن سويل دخل في الحجز عندما قُتل ماكريدي ويبرهن أن أياً منهما لم يكن الشبح |
| Adamın Sewell Augustine'i bırakmasının esas nedeni şirketin çıkar çatışması yaratacak davalar almasıymış. | Open Subtitles | (لقد استبعد (سويل) و (غسطين لأنه شعرَ وكأنهم يأخذون عدة قضايا بها نزاعات |
| Burada Annie Sewell'in eski bir fotoğrafı yok muydu? | Open Subtitles | ألم يكن لدينا صورة قديمة لـ(آني سويل) هُنا؟ |
| Tanıştığımıza sevindim Bayan Sewell. Ben de. | Open Subtitles | (من اللطيف مقابلتكِ يا سيّدة (سويل - أسعدتني مقابلتكِ - |
| Rebecca Sewell'ın kanepemde oturup karımla konuşmamasını tercih ederdim ona biraz zaman verelim ne dersin? | Open Subtitles | (انا أفضل بأن (ريبيكا سويل لم تكن جالسة على أريكتي في المنزل تتصرف بكل وديه مع زوجتي |
| Sewell katil değildi. | Open Subtitles | سويل لم يكن القاتل |
| Sutton, bu Annie Sewell, Phyllis'in kız kardeşi. | Open Subtitles | (سوتن)، هذه (آني سويل) (أخت (فليس |
| Sewell Augustine'i neden bıraktı öğrenmemiz lazım ki oradan yürüyeyim. | Open Subtitles | أحتاج فقط لمعرفة سبب مغادرته "لشركة "سيويل أوغستين لأستطيع التغلب عليهم |
| Ve Brian Sewell tarzı yorumları bittiğinde hediyesini vermek üzere buluştuk. | Open Subtitles | وعندما عنيدا وأنهى بريان سيويل روتين ... ... التقينا تسليمه. |
| Sewell - MARBURY Yatırım BankacıIığı | Open Subtitles | * (سيويل ماربيرى) * * للتسويق الدولى و الإستثمارات البنكية * |
| Görünen o ki, arkaşım, akıl hocamız, Rebecca Sewell'in, bana şimdi söylediğine göre, burda bize yardım edebilecek biri var. | Open Subtitles | كما يتبيّن، صديقتي، مُعلّمتنا، (ريبيكا سيويل)، اعلمتني للتوِّ بأن هُناك شخصًا ما هُنا لربّما يقدر على مساعدتنا. |
| Sadece Lassie'ye değil, Jules. Rufus Sewell'a. Sophie B. Hawkins'e. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} الأمر لا يتعلق بـ(لاسي) فقط يا (جولز)، بل بـ(روفس سيويل) و(صوفي ب. |
| Berridge'in Sewell Augustine'den ayrılacağı dönmüyor muydu ortalıkta? | Open Subtitles | من الرسوم القانونية في غرفة الطعام هذه ألم تكن هناك شائعة عن مغادرة بيريدج) لشركة "سيويل أوغستين"؟ |
| Ah, Bay Sewell, Bay Kardarsian, | Open Subtitles | " سيد " سول " سيد " كارداشيان |