Seyircinin önüne çıkmak, şarkı söylemek... Rap yapmak, tarzımı ortaya koymak. | Open Subtitles | أريد الوقوف أمام الجمهور وأقوم بصنع أغني بنفسي وأتمنى أن تعجبهم |
Seyircinin karşısındaki varlığımızı ortaya koyacak o tutkulu performansı sahneye koyabilmeliyiz. | Open Subtitles | لقد وصلنا حقاً أداء عاطفي أن يبرر وجودنا أمام هذا الجمهور. |
Seyircinin ciğerini bilirim. Kan isteyeceklerdir. Ben de istediklerini vereceğim. | Open Subtitles | ،أنا أعرف الجمهور مثل قلبي سوف يتوقون للدماء، وسأمنحهم إياها |
Ve bir şarkıyı Seyircinin karşısında ilk kez çalmaktan daha heyecanlı olan çok az şey vardır, özellikle de şarkının sadece yarısı tamamlanmışsa. | TED | وهناك بعض الاشياء اكثر اثارة من مجرد اداء اغنية لاول مرة امام جمهور, خصوصا عندم تكون نصف مكتملة. |
Bu daha çok Seyircinin dikkatinin koreografisi. | TED | فهو أكثر شبهاً بالرقصة التي تجلب انتباه المشاهد. |
Seyircinin tepkisini görüntülemek için dolaştırdık. | Open Subtitles | إنه جهاز تحكم عن بعد إنها تعلو جميع أنحاء الحلبة لترصد رد فعل الجماهير |
Fiziksel olarak müdahiller, onun söylediklerine fiziksel olarak tepki veriyorlar, ki bu gerçekten müthiş çünkü o zaman Seyircinin avucunun içinde olduğunu hissedersin. | TED | إنهم مندمجين بأجسادهم تمامًا. إنهم يستجيبون جسديًا لما يقوله، وهو شيء رائع حقًا، لأنك تعرف وقتها أن الجمهور بين يديك. |
Onun aslında yaptığı şey Seyircinin yüreğine dokunmaktı. | TED | إذاً ما فعله هو أنه وصل حقاً لقلوب الجمهور. |
Onlara verdiğiniz elementler ve bunları veriş sıranız Seyircinin ilgisini çekmek için en önemlu unsur. | TED | العناصر التي توفرها والترتيب الذي تجعلها عليه هي حتمية في مدى نجاحك أو فشلك في إشراك الجمهور. |
Sosyal ağ araçları, hikâyemizi duymak için Seyircinin etrafında toplandığı | TED | أدوات التواصل الأجتماعي، إنها نيران المخيم الرقمية حيث يتجمع حولها الجمهور كي يسمع قصتنا. |
Seyircinin ağlaması mı yoksa gülmesi mi gerektiği çoğu zaman belirsizdir veya Becket'e göre ikisi arasında fark yoktur. | TED | في كثير من اﻷحيان يصعب على الجمهور معرفة إن كان عليهم الضحك أو البكاء أو إن كان بيكيت يرى أي فرقٍ بين الإثنين. |
Medya şirketleri, Seyircinin de önemli olduğunu fark etti. | TED | كذلك تدرك شركات الإعلان أيضا أن الجمهور هو المهم. |
Bu güzel Seyircinin karşısında olduğum için son derece şanslıyım. Ancak gerçekte yaptığım sizlerin oksijen atomlarını çalmak. | TED | لذلك أنا محظوظ أن أقف أمام هذا الجمهور الرائع، لكنني في الحقيقة أستولي على ذرات الأكسجين الخاصة بكم. |
Bu adam Seyircinin sevgilisi. Benim de gözdem. | Open Subtitles | هذا الرجل المفضل لدى الجمهور والمفضل لدي |
Yeniden yayındayız. Bize Seyircinin kimi seçtiğini tekrar söyle. | Open Subtitles | لقد عدنا، الآن عليكِ أن تذكريننا بما إختاره الجمهور |
Seyircinin görmediği ise sonrasıydı. | Open Subtitles | لكن ما لم يره الجمهور هو العواقب غير المضحكة |
Bu, Seyircinin sesini keser böylece sen de, bağırıp çağırmak yerine, türkünü söylersin. | Open Subtitles | هذا يسكت الجمهور حتي تستطيع أن تغني وصلتك بدون أن تصرخ |
Seyircinin diziyi beğenmemesine şaşmamalı. | Open Subtitles | لا عَجَب إذاً بأن الجمهور لا يَحْبُّ هذا العرضِ |
Çok iyiydi. Çok basitti. Seyircinin görecek zamanı bile olmadı. | Open Subtitles | لقد كانت متقنة للغاية وبسيطة للغاية الجمهور لم يجد الوقت الكافي لكشفها |
Bahçe partisinde Seyircinin olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أعرف بأن حفلة الحديقة رياضة لها جمهور |
Seyircinin neyin gerçek neyin sahte olduğunu ayırt edememesi gerçeği beni mutlu ediyor. | TED | تعجبني حقيقة أن المشاهد لا يستطيع التفرقة أبداً بين ما هو حقيقي وما هو مزيف |
"Biraz gösterişli giyinmiş bir asistan; Seyircinin gözlerini, istediğiniz yere çekebilir." | Open Subtitles | بعض المساعدين الذين يرتدون ملابس القتلة بشكل واضح قد ترسم ما تريده تماماً اعين الجماهير |