İzni olmayan rakunlar, televizyon seyretmek için gün boyu tapınakta toplanmaya başladılar. | Open Subtitles | الراكون الغير مصرح لهم كانوا بالعادة يتجمعون بالمعبد لمشاهدة التلفاز خلال النهار |
Tren 5 saat içinde kalkacak. Manzara seyretmek için iyi zaman! | Open Subtitles | القطار القادم سيغادر خلال خمس دقائق وقت طيب لمشاهدة معالم المدينة |
Bu oyunu seyretmek için para verecek zavallılara acıyorum. | Open Subtitles | إننى أشفق على المساكين الذين سيدفعون لمشاهدة هذه المسرحية |
Bir satır konuşman bile yoktu! Ve o seyretmek için bile gelmedi! | Open Subtitles | ولم يحضر حتى لمشاهدتك |
Hepinizin zehri aldığını seyretmek için canımı seve seve verirdim. | Open Subtitles | وأود بكل سرور أن أعطي حياتي لمشاهدتكم جميعا تبتلعونها |
Jim Douglass, idam seyretmek için gelecek biri değil. | Open Subtitles | إن "جيم دوجلاس" ليس هذا الرجل الذى يأتى فقط لمشاهده الاعدام. |
Yalnızca seni seyretmek için eve erken gelirdim. | Open Subtitles | أعود للمنزل باكراً فقط لأتابعكِ |
Maçı seyretmek için... çocukları eve çağırdım. | Open Subtitles | فقط دعوت بعضا من الشباب لمشاهدة القليل من كرة القدم |
Taç giyme törenini seyretmek için belki alırız. | Open Subtitles | حسناً، ربما نحضر واحداً لمشاهدة حفل التتويج |
Bir saniye önce hareketsiz uyurken bir saniye sonra, haberleri seyretmek için televizyonu açıyorlar. | Open Subtitles | قبل ثانية كانوا نائمين وبلا حياة بعد ثانية ها هم يشغلون التلفاز لمشاهدة الأخبار |
Eğer ilgini çekerse birkaç arkadaşımla birlikte ilk play-off maçını seyretmek için spor barına gideceğiz. | Open Subtitles | اذا كنت مهتماً بعض الرفاق و انا سنذهب الى الحانة لمشاهدة المباراة انت مُرحب بك للأنضمام الينا |
Harriet seyretmek için bir - iki okul arkadaşıyla kasabaya gitmişti. | Open Subtitles | "هارييت" وعدد من زملائها في المدرسة ذهبوا إلى المدينة لمشاهدة العرض |
Uzun boyluydu. Yanmış ekmeğe bayılırdı ve bir film seyretmek için gitti. | Open Subtitles | كان طويلا، كان يحب خبزه المحمّص محترقاً، وغادر لمشاهدة فيلم. |
Bu zırvayı seyretmek için para verildiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني التصديق أن الناس تدفع المال لمشاهدة هذا الهراء. |
Bu yıl 60 000 seyirci ünlü Los Angeles Memorial Stadymunu doldurdu Dünya Oyunlarının açılış törenini seyretmek için ve dünyanın 165 ülkesinden gelen sporculara destek olmak için. | TED | هذا العام، ملأ 60،000 متفرج مدرج لوس انجليس التذكاري الشهير لمشاهدة مراسم افتتاح الألعاب العالمية وتشجيع الرياضيين الوافدين من 165 دولة حول العالم. |
Dowd'ın trenleri seyretmek için oraya gittiğini söylediler. - Tamam doktor. - Ama Marvin... | Open Subtitles | لقد أخبرونى أن "داويـد" يذهب إلى هناك لمشاهدة القطارات حسناً , أيها الطبيب |
Dün, bir pembe dizi seyretmek için sabırsızlandığımı farkettim. | Open Subtitles | بالأمس وجدت نفسي أتطلع لمشاهدة مسلسل تلفزيوني -أي واحد؟ |
Geldiğinde ona harika göründüğünü söyle, ...ve mesela telefonundan bir film seyretmek için molaya ihtiyacın olursa, ...ona halletmen gereken "çok acil kişisel bir meselen" olduğunu söyle. | Open Subtitles | و إن أردتَ استراحةً، لمشاهدة فيلم على هاتفكَ مثلاً، أخبرها أنّ لديكَ أمراً شخصيّاً عاجلاً -مرحباً |
Bir satır konuşman bile yoktu! Ve o seyretmek için bile gelmedi! | Open Subtitles | ولم يحضر حتى لمشاهدتك |
Düşüşünü seyretmek için orada olacaktım. | Open Subtitles | كنت سأتواجد هناك لمشاهدتك تقع |
Dansınızı seyretmek için. | Open Subtitles | لمشاهدتكم وأنتم ترقصون |
Sence birini sıçarken seyretmek için mi yapılmış? | Open Subtitles | أتظن أنها لمشاهده أحد ما وهو يتغوط؟ |
sadece seni seyretmek için eve erken gelirdim. | Open Subtitles | أعود للمنزل باكراً فقط لأتابعكِ |