Bir elemanın silahı varmış. | Open Subtitles | أحد الرجال كان يحمل مسدساً. |
Bir elemanın silahı varmış. | Open Subtitles | أحد الرجال كان يحمل مسدساً. |
Önceden güvenlik görevlisiymiş kendi adına kayıtlı 9mm silahı varmış ama silahlı koruma ruhsatı ve taşıma izni de yokmuş. | Open Subtitles | كان يعمل حارساً أمنياً عندها كان لديه سلاح من عيار تسعة مليمترات مسجل باسمه لكنه لم يكن مرخصاً كحارس مسلح |
Allan'ın takım çantasının içinde silahı varmış, ona birkaç el ateş etmiş, o da teknelerine çarpmış. | Open Subtitles | الين كان لديه سلاح في صندوق العدة اطلق بعض الطلقات عليه فقام بصدم قاربهم |
Adams House. Olay çıkabilir. silahı varmış. | Open Subtitles | (آدمز هاوس)، وضع خطر، لديها مسدس. |
silahı varmış. | Open Subtitles | -كان لديها مسدس . |