Neden? Çünkü bu teknolojiler Silikon Vadisi'nin dilini konuşuyor ve doğal biyolojik duyu organlarıyla aynı ağız olmuyor bu dil. | TED | لماذا؟ لأن هذه التقنيات ذات طابع متفرد إنها تتحدث بلغة وادي السيليكون وهي ليست نفس لهجة أعضاء الحس الحيوية لدينا |
Elbette biliyoruz ki Silikon Vadisi'nde gençliğin başarıyla paralel olduğu bir kültür var. | TED | الذي، بالطبع، نعرف هناك هذه الروح في وادي السيليكون أن الشباب يساوي النجاح |
Aslında bence bu miyopluğun Silikon Vadisi'nin olduğu yere yerleştirilmesinin bir nedeni var. | TED | وأعتقد بالفعل أن هناك سبباً لقصر النظر هذا في موقع وادي السيليكون نفسه. |
Silikon Vadisi gibi yerlerde bugünlerde olan şey, yapay zekâ yaratıyoruz fakat yapay bilinçlilik yaratmıyoruz. | TED | ماذا يحدث اليوم في أماكن مثل سيليكون فالي هو أننا نصنع ذكاءً اصطناعياً لكن ليس وعياً اصطناعياً. |
Ve Silikon Vadisi kültürü de 1970'lerdeki Kaliforniya karşı kültüründen çıkmıştır. | TED | وجاءت ثقافة وادي السليكون من الثقافة المضادة في كاليفورنيا في السبعينيات. |
Silikon Vadisi'ndeki Singularity Üniversitesi isimli yeni enstitünün tıp bölümünün paylaşımını izledim. | TED | كنت المشرف على القسم الطبي من مؤسسة جديدة تدعى "سينجيلاريتي يونيفرسيرتي" مقرها بالسيليكون فالي. |
Daha önce hiç Silikon Vadisi'nin yükselişe geçeceğini öngörmüş olmayı dilediğiniz oldu mu? | TED | هل سبق أن رأيتم وادي السيلكون محلقًا وتمنيتم معرفة ما كان على وشك الحدوث؟ |
Gerçek hastayı yataktakinin değil de bilgisayardaki hastanın temsil etmeye başladığını söylediğim için Silikon Vadisi'nde başım biraz derde girdi. | TED | لقد وقعت في بعض مشاكل مع وادي السيليكون لقولي بأن المريض في السرير قد أصبح بمثابة رمز للمريض الحقيقي داخل الحاسوب. |
Karıncaları inceliyorum; çölde, tropik ormanlarda ve mutfağımda. Ayrıca, yaşadığım Silikon Vadisi civarındaki tepelerde. | TED | أنا أدرس النمل في الصحاري، والغابات الاستوائية وفي مطبخي، وفي الهضاب حول وادي السيليكون حيث أعيش. |
Bu küçük slide gösterisini "Silikon Vadisi" denilen bir yerde yaptım ve çok da düzgün yaptım. | TED | قدمت عرض الشرائح الصغير هذا في مكان يدعى وادي السيليكون قدمته على اكمل وجه. |
Telefon şirketleri dinlemeyi birinci öncelikleri yaparken, Silikon Vadisi şirketleri bunu yapmadı. | TED | ولكن في حين أن شركات الهاتف بنت المراقبة كأولوية، فإن شركات وادي السيليكون لم تبنها. |
Silikon Vadisi'nin mantığı bu değil. | TED | وهذا ليس كما تجري الأمور عادة في وادي السيليكون. |
1967'de film piyasaya sürüldüğünde, Silikon Vadisi daha yeni kuruluyordu. | TED | اذاً وادي السيليكون كان قد تم الشروع ببنائه في عام 1967 عندما تم اصدار هذا الفيلم |
Silikon Vadisi'nde 20 küsür uygulama geliştiriciyi örnek almadım. | TED | مصمم البرامج العشريني ذاك من سيليكون فالي لم يكن قدوتي. |
Geldiğimiz yerler Silikon Vadisi, Connecticut, Nebraska, Hollywood, Maine. | Open Subtitles | اذن فلدينا سيليكون فالي,نيبراسكا كونيتيكت هوليوود,مين |
Silikon Vadisi şirketleri için çalışıp, teknoloji suçlarını yakalıyorlar. | Open Subtitles | التي تعمل مع أكبر شركات سيليكون فالي إلى تضييق الخناق على سرقة التكنولوجيا. |
Bu çoğunlukla Silikon Vadisi'nde neyin yanlış olduğunu açıklıyor. | TED | وهذا في الغالب ما يفسر الخطأ في وادي السليكون. |
Silikon Vadisi gibi yerlerde, durum o kadar da iyi değil. | TED | وفي أماكن مثل وادي السليكون فليس الوضع أحسن. |
Silikon Vadisi, içindeki her şey sonsuza kadar buraya gömülecek. | Open Subtitles | وادي السيلكون وكل شئ داخلة سُيغمر بالمياة للأبد |
Hemen olduğumuz yerin kuzeyinde, bunun olsa nasıl olabileceğinin bir örneği var: Silikon Vadisi. | TED | إلى الشمال مباشرةً من هنا، لدينا مثال قد يؤكد ذلك: وادي سيليكون. |