Bu çoğunlukla Silikon Vadisi'nde neyin yanlış olduğunu açıklıyor. | TED | وهذا في الغالب ما يفسر الخطأ في وادي السليكون. |
Silikon Vadisi'nde, hekırların merkezindeyiz. | Open Subtitles | نحن في وسط القراصنة هنا في وادي السليكون. |
O, Silikon Vadisi'nde bizimle en azından konuşan son zengin adamdı. | Open Subtitles | كان هذا آخر رجل ثري في وادي السليكون الذي رضي اساسا ان يتحدث الينا. |
Elbette biliyoruz ki Silikon Vadisi'nde gençliğin başarıyla paralel olduğu bir kültür var. | TED | الذي، بالطبع، نعرف هناك هذه الروح في وادي السيليكون أن الشباب يساوي النجاح |
Gerçek hastayı yataktakinin değil de bilgisayardaki hastanın temsil etmeye başladığını söylediğim için Silikon Vadisi'nde başım biraz derde girdi. | TED | لقد وقعت في بعض مشاكل مع وادي السيليكون لقولي بأن المريض في السرير قد أصبح بمثابة رمز للمريض الحقيقي داخل الحاسوب. |
Siz arkadaşlar burada Silikon Vadisi'nde sermaye seçenekleri gibi şeyleriniz var. | TED | انتم لديكم هنا في "وادي السليكون" أشياء مثل "خيارات الأسهم" |
- Silikon Vadisi'nde. | Open Subtitles | - في وادي السليكون. |
Çocuk, Silikon Vadisi'nde, stüdyo L.A.'de ama ifadeler burada mı alınıyor? | Open Subtitles | انه في وادي السيليكون في استوديو في لوس انجلوس ويرد ان يفل ذالك هنا |
7 yıl boyunca Silikon Vadisi'nde yaşadım. | TED | لقد عشت في وادي السيليكون لسبع سنوات. |
Ve tüm zaman boyunca Silikon Vadisi'nde aynı şirket için çalıştım. | TED | و عملت لنفس الشركة ، في وادي السيليكون ، كل الوقت . |
Wall Street'te ve Silikon Vadisi'nde, makine öğrenimi sayesinde analiz ve karar vermede harika kazanımlar görüyoruz. | TED | فى "وول ستريت" و عبر "وادي السيليكون"، اننا نشهد مكاسب هائلة في نوعية التحليل وصنع القرار بسبب تعلّم الآلة. |
Ayrıca başarı çıtası Makedonyalı gençlerin sahte haber yayımlamasından biraz zor olacaksa Silikon Vadisi'nde iyi bir tür varoluş krizinin boşa gitmesine izin verebileceğimizden de endişe ediyorum. | TED | لكني أشعر بالقلق أيضاً من أننا قد نترك نوعًا من الأزمة الوجودية الجيدة في وادي السيليكون تضيع إذا كان عائق النجاح هو أنه يصعب على المراهقين المقدونيين نشر أخبار كاذبة. |