ويكيبيديا

    "sistem içinde" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • داخل النظام
        
    • في نظام
        
    Bizim gibiler sistem içinde çalışmalı. Open Subtitles الأشخاص أمثالنا عليهم العمل داخل النظام يا دكتور
    Bence her Amerikalı sistem içinde sosyal değişim konusunda riske girmeli çünkü sessiz kalmak başarısızlıktır. Open Subtitles أعتقد أن كل أمريكي له الحق في أحداث تغيرات اجتماعية داخل النظام ,لأنه إذا فشلت الوسائل اللاعنفية
    Harvard, Stanford ve Yale'den mezun oldu, asıl sorunun sistem içinde olduğuna inanıyor. Open Subtitles أنه بعد تخرجه من جامعة هارفارد وستانفورد وييل، كان على قناعة بأن المشكلة الحقيقية فمن داخل النظام نفسه.
    Ve böylece Bateson simetri bozumu kavramını keşfetti. Şöyle ki; ne zaman bir sistem içinde bir bilgi kaybına uğrasanız, simetriye geri dönüyordunuz. TED واخترع بيتسون مفهوم كسر التناظر, وهو أن أينما فقدت معلومات في نظام ما، تعود مرة أخرى إلى التناظر.
    Çelik endüstrisi tasarım endüstrisinin oldukça önünde. Eğer bundan yeterince yararlanırsanız kiriş ve kolonların tek bir sistem içinde birbirine eklemlenebildiğini düşünmeye başlarsınız.. ki bu yöntem oldukça etkili aynı zamanda dekoratif efektler... ve biçimsel efektler üretir. Bu efektler oldukça güzel ve canlıdır. TED صناعة الصلب حتى الآن متقدمة على صناعة التصميم التي إذا قمت بالاستفادة من ذلك يمكنك حتى بالبدء في التفكير في العوارض والأعمدة منضوية جميعاً في نظام واحد وهو ذو كفاءة عالية ، ولكنها أيضاً تنتج آثاراً زخرفية وأثاراً خطيَّة و هي جميلة جداً وعضوية.
    Harold sistem içinde çalışmak zorundadır. Open Subtitles هارولد لديه للعمل داخل النظام.
    Kesinlikle adli sistem içinde çalışan birine benziyor. Open Subtitles يبدو كشخص يعمل داخل النظام
    Okinawa'da doğacak kadar şanslı olsaydınız, ömrünüz boyunca sizin yanınızda olacak 6 arkadaşa otomatik olarak sahip olmanızı sağlayan bir sistem içinde yaşıyor olacaktınız. TED اذا كنا محظوظين كفايه وولدنا في أوكيناوا تلد لتكون في نظام تلقائيا سوف يكون لديك نصف دزينة من الآصدقاء الذين تسافر معهم خلال رحلة حياتك .
    En sonunda araştırmamın yapmayı umduğu şey bu bakterilerin tek yemek kaynağı PET plastik atığı olan kapsamlı bir sistem içinde gelişebileceği komposta benzer endüstriyel skalada kapsamlı bir karbonsuz sistem yaratmak. TED في النهاية، ما يأمل بحثي فعله هو أن يخلق نطاقًا صناعيًا ذا نظام اكتفاء خال من الكربون، يُشبه كومةً من السماد، حيث تتمكن تلك البكتيريا من الازدهار في نظام اكتفاء، يكون مصدرها الوحيد للغذاء فيه هو مخلفات بلاستيك PET.
    Klinik sistem içinde çözüm üretmek için kaynaklarını harekete geçirmek. Kamu sağlığından ve diğer sektörlerden birilerini, avukatları ve birlikte çalışabilecek herkesi sisteme dâhil etmek. Gerçekten klinik problemleri olan hastaları ihtiyaçları olan kaynaklara yönlendirerek sorunlarının temelini çözebileceğimiz anlamlı çareler bulalım. TED إنهم يحشدون الموارد ليبتكروا حلًا كلاهما في نظام العيادات ومن ثم عن طريق جلب الناس من الصحة العامة من القطاعات الأخرى والمحامين كل من هو على استعداد لأن يلعب الكرة دعونا نبتكر حلًا يكون ذا أهمية لنأخذ أولئك المرضى الذين بالفعل لديهم مشاكل سريرية ونواجه الأسباب الجذرية معًا بربطهم بالموارد التي تحتاجها

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد