sistemdeki bu kod diğer tüm kodlara oldukça benziyor. | TED | فهذه البرمجة تشبه لحد كبير البرمجات الأخرى بهذا النظام. |
Fakat bu sistemdeki en önemli şey, çalışma tekniği değil. | TED | ولكن الشيء الأكثر أهمية عن هذا النظام ليس هو كيف تعملُ التقنيات. |
Bunu tüm dünyada görüyorsunuz, politik sistemdeki insanlar, neredeyse hiç kimse, insanlığın nereye gittiğine dair geleceğe odaklı bir vizyona sahip değil. | TED | وترى هذا في العالم بأسره تقريبا لا أحد في النظام السياسي لديه رؤية مستقبلية عن مصير البشرية |
Bir süperiletken laboratuvarında sıradan bir Perşembe günüydü, ta ki sistemdeki bir hata küçük bir olay yaratana dek. | TED | كان يوم ثلاثاءٍ عاديا في الموصل الفائق، حتى وقع خلل في النظام مسببا مشكلة صغيرة. |
Hiç bir korsan sisteme girip oyunuzu değiştiremez çünkü bu durumda, sistemdeki oy makbuzdakiyle uyuşmayacaktır. | TED | لا يستطيع قرصان إختراق النظام وتغيير صوتك، لأنه لن يتطابق مع فاتورتك حينئذ. |
Suçluları , sistemdeki küçük teknik problemleri ortaya çıkartmak için kullandık. | Open Subtitles | لهذا نستخدم المجرمين للبحث هن أي أخطاء في النظام. |
sistemdeki kontrolünüzü kabul etmekten başka çareleri yok. | Open Subtitles | لن يكون أمامهم خيار غير قبول سيطرتكم على النظام. |
sistemdeki hiçbirşey sabah 11 den beri güncellenmemiş. | Open Subtitles | كل شىء على النظام لم يتم تحديثه منذ الساعة 11 صباحاً |
Yanlış bir adam tarafından fark edilmiş sistemdeki acayip bir yasal boşluk. | Open Subtitles | المخرج من ذلك النظام الذي اكتشفه بالخطأ أحد الأشخاص |
Onunla gizlice hafızaya girip sistemdeki her yere bağIanırız. | Open Subtitles | ويمكننا الحصول عليه هربا من الذاكرة وصل إي مكان في النظام من هنا |
Güvenlik duvarındaki reseptörler için kullanılan bir isim sistemdeki enerji akışını ayarlıyor. | Open Subtitles | هذا أسم بديل لعدة مستقبلات في الجدار الناري الذي ينظم تدفق الطاقة داخل النظام |
Ama yarın olmak zorunda. sistemdeki kusur fark edilmeden önce yapmalıyız. | Open Subtitles | لكن هذا يجب أن يكون غداً قبل أن يلاحظوا الخطأ في النظام |
Bu sistemdeki 2.gezegenin çevresinde bir uzay geçiti var. | Open Subtitles | توجد بوابة فضائية في مدار ثاني كوكب من هذا النظام |
sistemdeki herhangi bir anormal davranışı karantina altına alan bir program yazabilirim,.... ...bir anti-virüs yazılımı gibi. | Open Subtitles | أستطيع كتابة برنامج الحجر الصحي على الفور لأي سلوك شاذ في النظام مثل البرمجيات المضادة للفيروسات |
Bir isme ihtiyacım var. Bu sistemdeki birine, acil yardıma ihtiyacı olan birine, | Open Subtitles | أريد اسماً، شخص في النظام شخص يمر بوقت عصيب جداً |
Durumu oldukça kötüye giden, yardıma ihtiyacı olan ama bunu söylemeye gururu elvermeyen, sistemdeki bir kadın. | Open Subtitles | ـ شخصٌ في النظام ، شخصٌ لديه وقتٌ عصيب ـ شخصٌ يحتاج المساعدة لكن نفسه عزيزة لأن يطلب ذلك |
Ama sistemdeki ilk çocuk esmerdi. | Open Subtitles | ولكن الطفلة الأولى التي وجدناها في النظام كانت ذات شعر أسمر |
Güneş sistemimizde evrenin geri kalan kısımlarını anlayabileceğimiz biyolojik pencere belki de bu dış sistemdeki uydular sayesinde olabilir. | Open Subtitles | في نظامنا الشمسي، النافذة الحيوية التي يمكننا عبرها فهم بقيّة الكون ربما عبر أقمار النظام الشمسي الخارجي |
sistemdeki tüm giriş kayıtlarını taradılar. | Open Subtitles | و قد بحثوا في كل سجل للدخول في كامل النظام. |
sistemdeki bir hata, kalkanın bir kısmını yerdeki o noktaya yönlendirebilmemi sağladı. | Open Subtitles | حالة خاصة في النظام سمحت لي لإعادة توجيه جزء من الجدار الخارجي إلى هذه البقعة على الأرض |
sistemdeki küçük çatlak şuydu; | Open Subtitles | لكن ثمة ثغرة صغيرة بالنظام .. أنه بينما احتلت بريطانيا باقى العالم |