Ne demek istediğim hakkında size birkaç örnek vereyim. | TED | دعوني أضرب لكم بعض الأمثلة حول ما أقصده، |
Size birkaç örnek: artık "Muhteşem Seyahat" filminin geçtiği çağdayız, bu iPill. | TED | بعض الأمثلة عن هذا : نحن في عصر " الرحلة الرائعة" ، الiPill. |
İzin verin size birkaç örnek vereyim. | TED | لذا دعوني أعطيكم بعض الأمثلة هنا. |
size birkaç örnek vereyim. | TED | لذا دعوني أعطيكم مثالين. |
size birkaç örnek göstermek istiyorum. | TED | ولكن أريد أن أعرض لكم بعض الأمثلة |
size birkaç örnek göstereyim. | TED | اسمحوا لي أن أعرض عليكم بعض الأمثلة. |
size birkaç örnek vereceğim. | TED | سأضرب لكم بعض الأمثلة. |
size birkaç örnek vereyim. | TED | دعوني أقدّم بعض الأمثلة. |
size birkaç örnek vermeme izin verin. | TED | دعوني أعطيكم بعض الأمثلة. |
Ve size birkaç örnek vereceğim. | TED | وساعطيكم بعض الأمثلة |
size birkaç örnek vermek istiyorum. Bu Mimi. çalışmalarımızdan birinden -- Mimi 90'lı yaşlardayken kendi evinden taşınmak zorunda kaldı çünkü ailesi düşüp kalacağınan korkuyordu. | TED | أريد أن أريكم بعض الأمثلة. هذه ميمي وهي جزء من أحد أبحاثنا -- في التسعين من عمرها, إضطرت إلى الإنتقال من منزلها لخوف عائلتها من تكرار وقوعها. |
size birkaç örnek vereyim. | TED | دعوني أعطيكم بعض الأمثلة: |