Sadece köpeğin yüzünde görülen ifade için bu slaytı kullanmak zorundaydım. | TED | أنا مضطرة لاستخدام هذه الشريحة. إنها فقط النظرة على وجه الكلب. |
Bu slaytı okumanın yolu, yatay eksenden yaşınıza bakmaktır. | TED | طريقة فهم هذا الشريحة التوضيحية يكمن في التمعن في المحور الأفقي لأعماركم. |
Yol haritasına ihtiyacımız var ve bu slaytı seçmemin bir nedeni var. | TED | نحتاج إلى وضع خريطة طريق، وأخذت هذه الشريحة لسبب وجيه. |
Şimdi slaytı açacağım,yalnız uzun süre kalmayacak. | TED | سأقوم بوضع الشريحة الآن. ولكن ذلك لن يدوم طويلًا |
WK: Bir bisiklet kafesi, ve bir makara / kasnak, ve bir plastik boru, o da sonra çekiyor -- CA: Bunun bir resmi var mı elimizde? Bir sonraki slaytı alabilir miyiz? | TED | استعملت إطار دراجة، وبكرة ، وأنابيب بلاستيكية، ثم تسحب ك.أ. : هل لدينا صورة لذلك؟ هلا أظهرتم الشريحة التالية؟ |
Gösterdiğim slaytı hatırlayın. | TED | هل تذكرون هذه الشريحة التي عرضتها عليكم؟ |
slaytı gösterebilirsek, Ed, senin görüp göremediğini bilmiyorum, işte slaytlar. | TED | هل بإمكاننا رفع شريحة العرض و إد لا أعرف إذا كان بإمكانك أن ترى هاهي الشريحة. |
Bu slaytı daha öncede görmüştünüz ama bir fark var. | TED | لقد رأيتم هذه الشريحة من قبل، ولكن هناك تغيير |
Ve bundan dolayı, onurlarına size bu boş slaytı sunuyorum. | TED | لذا ، وعلى شرفهم أريد أن أعرض عليكم هذه الشريحة الفاضية |
Kanserden bahsetmek için, aslında öncelikle-- durun şu büyük slaytı göstereyim. | TED | من أجل الحديث عن السرطان، سأقوم بالفعل بعمل -- دعوني أحضر الشريحة الكبيرة هنا. |
Ve ben bu slaytı atıyorum—bu aslında iki ay önce benim— ve bu slaytı atıyorum çünkü en sevdiğim hayvan odalı nautilus. | TED | وسأعرض هذه الشريحة -- هذا أنا، منذ شهرين، في الواقع. وسأعرض هذه الشريحة هنا لأن هذا هو حيواني المفضل نوتي الذي فيه غرف. |