Sergey (Google'ın diğer kurucusu) ile Edward Snowden'ın birlikte çekilmiş fotoğrafını dün gördüm. | TED | رأيت صورة لسيرجي مع إدوار سنودن البارحة، |
Snowden'ın henüz görmediğimiz bir kısmı olabileceğini düşünüyor musun? | TED | هل تعتقد أن من الممكن أن هناك جزءاً من سنودن لم نره حتى اللحظة؟ |
Geçen yaz, Edward Snowden’ın hikayesini duyduğumuzda, ben ve meslektaşlarım bunu gerçekleştirmek için uğraşmaya karar verdik. | TED | في الصيف الماضي حين انتشرت قصة إدوارد سنودن قررت مع بعض الزملاء محاولة تحقيق ذلك. |
Edward Snowden'ın ifşa ettiği tüm bu programlar temelde bilgi toplamanın yollarıdır. | Open Subtitles | كل تلك البرامج التي فضحها (إدوارد سنودن) هي بالأساس طرق لاقتناص المعلومات. |
Edward Snowden'ın adını kimse bilmezken, Risen, Amerkalıların telefonlarının NSA tarafından yasa dışı olarak dinlendiğini konu alan bir kitap yazarak ünlü oldu. | TED | منذ وقت طويل وقبل ان يعرف أحد عن اسم "إدوارد سنودن"، ألف "رايزن" كتاباً قام فيه بفضح اجراءات وكالة الأمن القومي في التنصت على مكالمات الأميركيين وبشكل غير قانوني. |
Edward Snowden'ın daha karanlık hâline dönüşmüş. | Open Subtitles | أصبحت أشبه بنسخة أكثر سوداوية لـ(إدوارد سنودن). |
Edward Snowden hakkında soruştumıa başlatan CIA, Snowden'ın... ..ABD yetkililerinin telefon ve internet verilerini takip ettiğiyle ilgili sızımıdan sorumlu olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | موظف الـ"سي آي أي" السابق (إدوارد سنودن) يعلن مسؤوليته عن تسريب معلومات بشأن قيام السلطات الأمريكية بمراقبة |
Sizin ve tabii ki Snowden'ın, Amerikan medyasının ve ABD yönetiminin geleceğine yönelik bir soruydu benimki. | Open Subtitles | بالنسبة لك، وطبعا، بالنسبة لـ(سنودن)، وبالطبع، بالنسبة للإعلام الأمريكي والإدارة الأمريكية بشكل عام؟ |
21 Haziran 2013'de, ABD hükümeti, Snowden'ı ikisi casusluk olmak üzere üç suçtan itham etti ve Hong Kong'dan, Snowden'ın iadesini talep etli. | Open Subtitles | في الـ21 من حزيران، 2013، حكومة الولايات المتحدة وجهت لـ(سنودن) 3 تهم جنائية، اثنان منها تحت قانون التجسس، وطلبت من "هونغ كونغ" تسليمه. |
Snowden'ı gönüllü olarak temsil eden farklı uluslardan bir avukat grubu Snowden'ın yasal statüsünü konuşmak üzere bir araya gelir. | Open Subtitles | مجموعة دولية من المحاميين المتطوعين لتمثيل (سنودن) اجتمعوا لمناقشة وضعه القانوني. |
Yasa, tüzüğün kendisi, Snowden'ın yapabileceği her türlü savunmayı yok sayarak onu bir casusla bir tutmuyor diyoruz. | Open Subtitles | يلغي أي نوع من الحجج التي قد يتمكن (سنودن) من تقديمها، وبالنهاية ستتم مساواته بالجواسيس. |
Ladar Levinson, Edward Snowden'ın kullandığı şifrelenmiş e-posta hizmeti Lavabit'in kurucusu. | Open Subtitles | (لادار لافينسون) مؤسس خدمة البريد الإلكتروني المشفر "لافابيت" التي يستخدمها (إدوارد سنودن). |
Gazetecilere, doğrudan Snowden'ın dökümanlarıyla çalışan bizlere yapılanlar hakkında ne düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | ما الذي يفعلونه برأيك للصحفيين، أمثالنا الذين يعملون بشكل مباشر مع وثائق (سنودن)؟ |
Temmuz 2014'te, Edward Snowden'ın uzun süreli hayat arkadaşı Lindsay Mills onunla beraber olabilmek için Moskova'ya taşınır. | Open Subtitles | في تموز 2014، شريكة (إدوارد سنودن)، (ليندزي ميلز)، انتقلت إلى "موسكو" للبقاء معه. |
(Alkış) Helen Walters: Bu sabah burada mıydınız bilmiyorum, Edward Snowden'ın önceki haftaki konuşmasına cevap veren, NSA'nın müdür yardımcısı Rick Ledgett'i yakalayabildiniz mi bilmiyorum. | TED | (تصفيق) هيلين والترز: لا أعرف إن كنت هنا هذا الصباح، أو أن كنت قد التقطت بعضا مما قاله ريك ليدجت، نائب مدير وكالة الأمن القومي الأمريكية في رده على محادثة إدوار سنودن سابقا هذا الأسبوع. |
Son 16 aydır tuhaf bir biçimde odaklandığım işin özü bu, mahremiyetin neden önemli olduğu sorusu, Edward Snowden'ın, Birleşmiş Devletler ve tüm dünyada bilinmeyen ortaklarının, bir zamanlar emsalsiz bir özgürleşme ve demokratikleşme aracı olarak ilan edilmiş İnterneti, emsalsiz bir rastgele kitlesel denetim alanına dönüştürdüğüne dair ifşalarının olanak sağlamasıyla, küresel bir tartışma bağlamında yükselen bir soru. | TED | هذا هو مجال العمل الذي قد كنت أركز عليه خلال الـ 16 شهراً الماضية، السؤال عن لماذا تهمنا الخصوصية، سؤالٌ تم إثارته في سياق جدل عالمي جاء إثر تسريبات إدوارد سنودن بأن الولايات المتحدة وشركائها، الغير معروفين بالنسبة للعالم كله، قد حولوا الإنترنت، الذي أذيع مرة أنه الأداة غير المسبوقة للحرية والديمقراطية، إلى مساحة غير مسبوقة من المراقبة الجماعية والعشوائية. |
Veri tehlikeye atılmışsa, Colford-Webb'in uzantısına erişilmesi WikiLeaks ve Edward Snowden'ın yanında hiç kalırdı. | Open Subtitles | إذا تم كشف البيانات، (التي كان (كولفورد ويب له صلاحية الوصول إليها (سيكون ما تملكه (ويكيليكس) و (إدوارد سنودن شيئٌ بسيط مقارنة بتلك البيانات. |
İki gün sonra WikiLeaks Snowden'ın iltica talebiyle Hong Kong'dan çıkışını organize etli. | Open Subtitles | بعد يومين، قامت "ويكيليكس" بترتيب رحيله من "هونغ كونغ" للمطالبة باللجوء السياسي. كما يمكنك أن ترى في هذه الخريطة، الرحلة التي يُقَال بأن (سنودن) على متنها |
- Menwith Hill İstasyonu Hayır, Bay Snowden'ın bir vatansever olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | كلا، لا أظن السيد (سنودن) كان وطنيًا. |
Snowden'ın koltuğuna oturayım. | Open Subtitles | سأجلس في مقعد (سنودن). |