Anne, bütün gün seninle sohbet etmek hoşuma giderdi ama ödevim var. | Open Subtitles | أمي أحب أن أتحدث معك طول اليوم و لكن لدي واجب مدرسي |
Aslına bakarsan seninle ne zamandır oyunculuğunla ilgili sohbet etmek istiyordum. | Open Subtitles | في حقيقة الأمر .. كنت أود أن أتحدث معك منذ مدة طويلة حول أدائك التمثيلي |
Beni ziyaret eden olmaz. Biraz sohbet etmek fena olmazdı bir fare ile bile olsa. | Open Subtitles | لا أحصل على زوار أبداً سيكون من الجميل أن نتحدث |
Buradaki fark, biriyle yüzeysel bir havadan sudan konuşma yapmak ile gerçek, derinden bağlı ve göz teması olan bir şekilde sohbet etmek arasındaki fark. | TED | إنها تشبه الفرق بين خوض دردشة صغيرة سطحية مع أحدهم ونقاش أصيل مترابط بعمق وجهًا لوجه. |
Sizinle sohbet etmek isterdim ancak ben de tam çıkıyordum. | Open Subtitles | سيسرني أن أدردش معكما, أيها المحققان... لكنني كنت سأهرع للمغادرة |
Sen bu kadın pijamasını giyerken seninle sohbet etmek gerçekten zor olacak. | Open Subtitles | سيبدوا من الصعب إجراء محادثة معك بينما انت ترتدي قميص السيدات هذا |
Gidelim kazaklı çocuk. Zıplayalım. Seninle sohbet etmek güzeldi. | Open Subtitles | لنذهب, يا فتى السترة لنقفز كان التحدث معكِ ممتعاً |
Efendim, sohbet etmek isterim ama saat 8 oldu bile. Coşmam lazım. | Open Subtitles | سيدي أنا حقاً أحب الدردشة معك ولكنها "قد تجاوزت الثامنة فأنا ذاهب إلى "روك أند رول |
Sizinle sohbet etmek ne hoş. | Open Subtitles | استمتعت بالحديث معك |
Seninle sohbet etmek isterdim ama benim hala bir işim var. | Open Subtitles | أحب البقاء والدردشة ، ولكن... لا يزال لدي وظيفتي. |
İmza işine geri dönmem gerekiyor ama biraz daha sohbet etmek isterdim. | Open Subtitles | علي أن أذهب و لكن أحب أن أتحدث إليك أكثر |
Daha sohbet etmek isterdim ama vaktim yok. | Open Subtitles | أؤد أن أتحدث أكثر ولكنى وقتى قصير |
Çalışanlarınızdan biriyle sohbet etmek istiyordum. | Open Subtitles | أريد أن أتحدث مع أحد موظفيك. |
Ruhlar,hayaletler,hortlaklar, sohbet etmek istiyoruz. | Open Subtitles | الأشباح الأرواح الغيلان التي نود أن نتحدث عنها |
Sohbet ederiz, bir şeyler paylaşırız gülüp eğleniriz sohbet etmek, paylaşmak, gülmek tamam da peki ya kulaklara ne demeli..? | Open Subtitles | المرأة التي أقابلها في عمر الـ 39 و نحن نقضي وقتاً ممتعاً معاً لأن هناك الكثير من الأشياء المشتركة بيننا يمكن أن نتحدث و نتشارك و نضحك |
Bir ara yüz yüze bir sohbet etmek ister misin acaba? | Open Subtitles | هل تودين أن نتحدث وجهاً لوجه أحياناً؟ |
Seninle Kimber hakkında ufak bir sohbet etmek istedim. | Open Subtitles | أردتُ أَنْ يَكُونَ عِنْدي دردشة صَغيرة مَعك حول كامبر. |
Biraz sohbet etmek için merkeze gideceğiz. | Open Subtitles | حيث سنجري دردشة في مركز الشرطة |
- Bazen sohbet etmek iyidir. | Open Subtitles | أحياناً يكون إجراء دردشة أمر جيّد. |
Sadece biraz sohbet etmek istiyorum seninle. | Open Subtitles | فقط أريد أن أدردش معكِ |
Güzel, onunla küçük bir sohbet etmek isterim. | Open Subtitles | جيّد، أودُّ أن أدردش معهُ قليلاً! |
Acaba diyordum gelecek haftadan daha önce sohbet etmek ister misin? | Open Subtitles | كنتُ أتساءل ربما تريدين إجراء محادثة قبل الأسبوع المقبل. |
Merak ediyordum da, belki gelecek haftadan önce bir sohbet etmek istersin. | Open Subtitles | كنتُ أتساءل ربما تريدين إجراء محادثة قبل الأسبوع المقبل. |
Seninle sohbet etmek her zaman zevkliydi, Perry. | Open Subtitles | لطالما كان التحدث (معك جيداً يا (بيري |
Şey, sizinle sohbet etmek güzeldi. | Open Subtitles | .. نعم حسناً ، كان لطيفاً الدردشة معك |
- Evet? Sizinle sohbet etmek büyük zevkti! | Open Subtitles | استمتعت بالحديث معك حقا |
Kalıp sohbet etmek isterdim ama geç kalıyorum. | Open Subtitles | أحب البقاء والدردشة ولكنني متأخرة |