Görünüşe göre Trenton'daki ofisimizin hemen yanındaki sokaklardaki çok sayıda düşük seviye uyuşturucu vakasıyla uğraşıyormuşuz. | TED | تبين أننا نقوم بالكثير من قضايا المخدرات الصغيرة في الشوارع القريبة من مكتبنا في ترينتون. |
1960'tı. sokaklardaki müziğin Doo Wop olduğu günlerdi. | Open Subtitles | في عام 1960 و موسيقي دوويب تملا الجوانب في الشوارع |
sokaklardaki kurşun borular söküldü ve mermi yapmak için eritildiler. | Open Subtitles | الأنابيب الرئيسية رُفعت من الشوارع واُذيبت إلى طلقات |
Ben sokaklardaki pisliği görürüm.Ve temizlemem gerekir çünkü bu benim işim. | Open Subtitles | انا استيقظ واري الاوساخ في الشارع ويجب تنظيف ذلك بحكم عملي |
sokaklardaki evsiz insanları görüyorum, ...ve merak ediyorum insanlar nasıl bu hale gelebiliyor? | Open Subtitles | إنني أرى المشردين بالشوارع و أتساءل، كيف يحصل شيءٌ كهذا لهؤلاء الناس؟ |
Birkaç memur ve sivil yaralı birşekilde yerde yatıyorlar. bazılarının sokaklardaki durumu çok ciddi. | Open Subtitles | عدة ضباط ومدنيون ممددون ومصابون بجراح، بعضهم بشكل حرج في الشوارع. |
Eğer ordu hariç, sokaklardaki herkesi temizlersek bu teröristler, şu an oldukları gibi özgür olmayacaklardır. | Open Subtitles | لو أخلينا الشوارع من الناس ما عدا الجيش، فلن يتمكن هؤلاء الارهابيون من التحرك بحرية كما يفعلون الان |
Halk sokaklardaki molozların bu kadar hızlı bir şekilde kaldırılmasından dolayı şaşkın. | Open Subtitles | السكان منذهلون بكيفية سرعة تنظيف الشوارع من الأنقاض |
Ne, bu işi düzeltmesi için sokaklardaki birkaç aptala mı soracaksın? | Open Subtitles | انا سوف اسأل بالجوار .ماذا , هل ستسأل رئيس الشوارع ليحل هذا ؟ |
Çocukluğundan beri sokaklardaki düzenbazlıkları yürütüyordu. | Open Subtitles | كان يُدير عمليات الإحتيال في الشوارع منذُ كان طفلًا |
Belki işten bana biraz sokaklardaki hayat tarzından bahsedersin. | Open Subtitles | ربما بعد العمل ، يمكنك أخباري عن حياتك في الشوارع |
"Kanallar ve Merdivenler" ya da sokaklardaki ismiyle "Yılanlar ve Merdivenler" için diş bilemiştim. | Open Subtitles | لعبة شذب الأسنان على المزالق والسلالم أو السلم والثعبان كما يطلق عليها في الشوارع |
Önce sokaklardaki hakimiyeti, şimdi de kendini nasıl kaybettiğini görün işte. | Open Subtitles | أترون كيف يفقد السيطرة على الشوارع و على نفسه الان؟ |
Cesur hizmetkârım olmasaydı annemin, kız kardeşimin ve yeğenimin sokaklardaki leşlerden farklı olmayacaktı. | Open Subtitles | لولا مبادرة خادمي الشجاع والدتي , شقيقتي و إبنها لكانوا مرمين جثثاً في الشوارع |
sokaklardaki yaygın bir uyuşturucu değil oysa. | Open Subtitles | من الصعب الحصول على المخدر في هذه الشوارع. |
Tibetliler sokaklardaki körleri hor görüyor! Ölümcül albinoları Afrika'da! | Open Subtitles | التبتيين يبصقون على الأكفاف في الشوارع ويقومون بقتل الأمهق في أفريقيا |
Fakat şunu keşfettik ki sokaklardaki insanlar, o insanların tümü bizim muhabirlerimiz. Basın merkezimizi resimler, videolar ve haberlerle dolduran onlar. | TED | ولكننا وجدنا أن جميع ھؤلاء الناس في الشارع مراسلون لنا، يُغَذون غرفة الأخبار بالصور والفيديو والأخبار. |
Tunus devirim sırasında, bildiğiniz üzere rejim yanlısı keskin nişancılar, sokaklardaki silahsız öğrencileri vuruyordu. | TED | أنتم تعلمون ، أنه أثناء الثورة التونسية, القناصة المتعاونون مع النظام كانوا يقتلون طلاب غير مسلحين في الشارع. |
sokaklardaki suçların ve savaşların artması sadece an meselesiydi. | Open Subtitles | ما بين الجريمة الخارجة عن السيطرة بالشوارع والحروب المُتفاقمة على الحدود، كان الأمر برمّته مسألة وقت. |
Şu sokaklardaki yeni uyuşturucudan. | Open Subtitles | إنه مُخدر من نوعية جديدة بالشوارع |
sokaklardaki adı "Parmak". | Open Subtitles | سينفذها (دان مكريري), المعروف (بــ(أصابع |