Kaçarken uyuduğum için, bu beni ciddi bir fiziksel tehlikenin içine sokuyor. | Open Subtitles | منذ أنني أبدو نائماً بينما أركض هذا يضعني في خطر جسدي محدق |
Seninle beraber takılmak beni her zaman iyi bir ruh haline sokuyor. | Open Subtitles | التواجد معك دائماً ما يضعني في مزاج جيد. |
Dün durumu kötüleşmiş, ki bu da malesef bizi zor bir duruma sokuyor. | Open Subtitles | يبدو أنه أصيب بانتكاسة البارحة مما يضعنا في موقف حرج للغاية |
Ne oluyor biliyor musun? Burnunu kovana o kadar çok sokuyor ki burnu sıkışıyor. | Open Subtitles | إنـه يحشر أنفه ، في القدر لمرّة أيضاً في أغلب الأحيان |
Videonun ilerleyen kısımlarında koca adam devasa sikini kızın götünden çıkartıp taşaklarını kızın götüne sokuyor. | Open Subtitles | بوقتٍ ما بالمقطع هذا الرجل يسحب قضيبه من مؤخرتها ووضع خصيتيه هناك |
2. yasa değişikliğini formaliteye sokuyor. | Open Subtitles | تقيد حقوق التعديل الثاني بنفوذ حكوميّ. |
Ki bu seni daha da büyük tehlikeye sokuyor. Neden illa sen yapmak zorundasın? | Open Subtitles | الأمر الذي يضعك بخطورة، أعنيّ، لمَ أنت بالذات؟ |
Ray, acele et. Buraya gel. Dev böcek iğnesini şişko adama sokuyor. | Open Subtitles | راي أسرع إلى هنا العملاق يطعن السمين بالشيء |
Bu da beni çok tatsız bir duruma sokuyor. | Open Subtitles | و هذا يضعني في موقف غريب فعلاً موقف غريب؟ |
Bu beni hipnotik bir duruma sokuyor üstlerim için sırları çalmaya ya da ek programlanmamı sağlıyordu. | Open Subtitles | أنه يضعني في حالة منومة لسرقة الأسرار لرؤسائه أو يدمج برمجة آخرى |
Bu beni büyük bir muammaya sokuyor. | Open Subtitles | حسنٌ، ذلك يضعني في موضع مسئوليّة لحلّ هذه الأحجية. |
Yürüyen bir ölüyüm ben. Bu da bizi aynı duruma sokuyor yani. | Open Subtitles | إنّي امرأة سائرة في حكم الميّتة، وهذا ما يضعنا في القارب عينه تحديدًا. |
Geçmişteki işlerimizi teftişe sokuyor. | Open Subtitles | يضعنا تحت المراجعة استناداً على ارتباطاتنا الأخيرة. |
Dr. Shulman, Danny koca kıçını benim hemşire mülakatlarıma sokuyor. | Open Subtitles | دكتور شولمان .. داني يحشر نفسه في مقابلاتي الخاصة بوظيفة الممرضة |
Her işe burnunu sokuyor amına ko'duğum! | Open Subtitles | هذا الرجل اللعين دائما يحشر نفسه في كل شىء |
Gırtlaklayıp yüzlerini domuz mamasına mı sokuyor? | Open Subtitles | لقد خنقها ووضع وجهها في طعام الخنازير ؟ |
Kıçımın içine bir şeyler sokuyor. | Open Subtitles | ووضع بعض الاشياء في مؤخرتي |
2. yasa değişikliğini formaliteye sokuyor. | Open Subtitles | تقيد حقوق التعديل الثاني بنفوذ حكوميّ. |
- Seni farklı bir konuma sokuyor değil mi? | Open Subtitles | مما يضعك في موقف عصيب, أليس كذلك؟ نعم يا سيدي |
Büyük kel adama bir çuval ingiliz anahtarıyla vuruluyor, ardından da mantar saçlı bir herif gözüne parmağını sokuyor. | Open Subtitles | رجل اصلع كبير يدخل ومعه مجموعة من الادوات ومن ثم يطعن في عينه من قبل رجل ذو قصة على شكل قدر |
Kim sokuyor onları oraya ve kim bu adamlar? | Open Subtitles | من يدفعهم إلى هناك ؟ وأين يكونوا ؟ |
Bu iş bizi oldukça hararetli durumlara sokuyor, duygular yükseliyor. | Open Subtitles | إذن هذه الوظيفة تضعنا في حالات شديدة، وتكون العواطف فيها مُرتفعة. |