Bunun savaştan kaçınmak adına son şansı olabileceğinden endişe duyan Khrushchev, Moskova Radyosu ile acilen Kennedy'nin şartlarını kabul ettiği mesajını gönderdi. | Open Subtitles | متخوفًا من أن تكون هذه اخر فرصة لتجنب الحرب، سارع خروشوف بارسال رسالة إلى راديو موسكو يبدي فيها موافقته على شروط كينيدي |
Kyle'in gerçek aşk için son şansı olduğumu hissetmişti. | Open Subtitles | لقد بحث عنى لأنه ظن ان هذه . هى اخر فرصة لكايل من أجل حب حقيقى |
Bu son şansı. Bundan sonra birliğe almazlar. | Open Subtitles | هذه فرصته الأخيرة,لن يسمحوا له بالعودة إلى الحلفاء من جديد |
Bu gece intikam alabilmek için son şansı. | Open Subtitles | اليلة هي فرصته الأخيرة لينتقم من كل من ظلمه |
Sizden bu son şansı istiyoruz. Eğer insaflı iseniz bize o şans verirsiniz. | Open Subtitles | نريد تلك الفرصة الأخيرة إن كنت صادقة ستمنحيها لنا |
Düellodan bir gün önce bunun büyük buluşunu açıklamak için son şansı olabileceğini farketti. | TED | خلال الليلة قبيل المجابهة، أدرك أن هذه ربما آخر فرصة له ليحاول تفسير تقدمه العظيم. |
Birkaç hafta sonra tüm karlar erimiş olacak... bu son şansı olabilir. | Open Subtitles | سوف يختفي الثلج خلال اسبوعين سوف تكون هذه فرصتها الأخيرة.وسف لن تخرج بعدها. |
Son kararımızı vermeden önce fikrini belirtmek isteyen varsa son şansı. | Open Subtitles | إذا ما كان هناك أحد يريد أن يقول شيء قبل أن نأخذ القرار النهائي فهذه اخر فرصة |
İki arkadaşın, kadının son şansı olabileceği için birlikte çocuk yapmak istemeleri hayatımda duyduğum en kötü şey değil. | Open Subtitles | لا اعتقد انه يصلح ان يقوم صديقان بأنجاب طفل سوية لانة من المحتمل ان تكون اخر فرصة لهاهياسوءشيء اسمعبهفي حياتي . |
son şansı olabilir diyorsun. | Open Subtitles | انت تقول انها اخر فرصة بالنسبة لها. |
29 yaşındayım o da benim reklamcım. Bu onun son şansı. | Open Subtitles | انا في الـ 29, هو وكيلي هذه اخر فرصة لي |
Hindistan'ın son şansı. | Open Subtitles | اخر فرصة للهند.. |
Beni perişan etmek için son şansı olduğunun farkında. | Open Subtitles | فهو يعلم أنّها فرصته الأخيرة ليجعل حياتي بائسة. |
Bu onun son şansı, son şehri. | Open Subtitles | هذه فرصته الأخيرة ، مدينته الأخيرة |
Fazla gelişmiş belalı tipli biri Paul'a son şansı olduğunu, hayır derse onu öldüreceklerini söyledi. | Open Subtitles | فتى النوادي الناضج أخبر " بول " بأنها فرصته الأخيرة ولو رفض سيقتله |
Herkesin son şansı olabilir. | Open Subtitles | ربما تكون الفرصة الأخيرة لأى شخص هذا أمر مؤسف |
Eğer aranızdan birisi bu görevi kabul etmemde bir sakınca görüyorsa konuşması için son şansı burasıdır. | Open Subtitles | إن كان لدى أحدكم اعتراض على قبولي هذا المنصب فهذه هي الفرصة الأخيرة لإبداءه. |
Bu ameliyat onun son şansı. | Open Subtitles | الجراحة هي آخر فرصة لها أمامك حتى منتصف الليل |
Günleri sayılı. Bu onun son şansı. | Open Subtitles | لم يتبقى لها إلا أيام معدودات هذه آخر فرصة لها |
Hamile kalmakta son şansı olmasaydı, gerçektende o formların taklitini yapacağını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد حقاً أنها كانت ستزور تلك الأوراق إذا لم تكن هذه فرصتها الأخيرة للحمل ؟ |
Bu, Elizabeth'in annesini görmek için son şansı Paige'in de büyükannesiyle tanışması içinse tek şansı. | Open Subtitles | وهذه فرصتها الأخيرة لرؤية امها وفرصة بايج الوحيدة لرؤيتة جدتها |
Bu onun son şansı, doktor. Lütfen. | Open Subtitles | هذه فرصته الوحيدة يا دكتور من فضلك |
Acele edin çocuklar. Günün son şansı. | Open Subtitles | تقدّموا أيها الأطفال، أخر فرصة للدخول بهذا اليوم. |