| Ama bunu başlatan sensin, ve şimdi hepimiz bunun sonuçlarıyla yaşamak zorundayız. | Open Subtitles | لكنك من بدأت هذا الأمر والأن علينا جميعاً ان نتعايش مع العواقب |
| dedim. Anneye parmak sallamak pek de Afrikalı bir hareket değil ama sonuçlarıyla yüzleşmeye hazırdım. | TED | ليس هذا مألوفا في أفريقيا الاشارة باصبعك تجاه أمك لاكن لا يهم، كنت مستعدة لكل العواقب. |
| Sonra test sonuçlarıyla karşılaştık, sonuçlarda işlem sonucunda naqahdah'ya karşı naquadria oranı gösteriliyordu. | Open Subtitles | ثمّ بلغنا نتائج الإختبارِ التي ترينا نسبة النكوادا المحولة إلى نكوادريا في العملية. |
| Bu sınav sonuçlarıyla her dalgayı yapabilirsiniz. | Open Subtitles | حسنآ, مثل نتائج الاختبار هذة تستطيع التزلق كما تريد هناك |
| Bu beyinde kısa devre yapar ve bunun zihinsel sonuçlarıyla fiilen karşılaşmaya başlarız. Bunlardan biri, zihnin gerisinde her yere sinen bir kaygı bulutu oluşması. | TED | إنها تعوق المخ، وبدأنا نجد أنها بالفعل لها عواقب مُدرَكة، إحداها هي خلفية من هواجس القلق. |
| ABD Savunma Bakanlığı, mülteciler, yemek, su kıtlığı ve salgın hastalıklar dâhil iklim krizinin sonuçlarıyla ilgili çok önceden uyarmıştı. | TED | حذّرت وزارة الدفاع الأمريكية منذ فترة طويلة من عواقب أزمة المناخ بما فيها اللاجئين ونقص الغذاء والماء والأمراض الوبائية المتفشية. |
| Spamcılar sürekli arama sonuçlarıyla oynamaya çalışırlar. | Open Subtitles | فالعابثون يحاولون دائمًا أن يتلاعبون بنتائج البحث |
| Politikayı uygulayan kişilerin ve sonuçlarıyla yaşayan insanların hikayeleri. | TED | الناس الذين نفذوا السياسة والناس الذين يعيشون مع العواقب. |
| Doğru bildiğimi yaptım ve şimdi sonuçlarıyla yüzleşme zamanı. | Open Subtitles | وقتذاك، فعلت ما رأيته صواباً. عليّ الآن مواجهة العواقب. |
| Durun bir dakika, böyle gitmeyin. Bir kereliğine .dinleyicilerinizle konuştuktan sonra olanların sonuçlarıyla yüzleşin. | Open Subtitles | هذه المرة سوف تواجه العواقب جراء نصائحك للمتصلين |
| Her neyse. Özgeçmişimden yeterince bahsettim. Hadi, bunun sonuçlarıyla yüzleşme zamanı. | Open Subtitles | على كل حال، يكفي حديثاً عني حان الوقت لمواجهة العواقب |
| Seçimlerimiz var bu yüzden sonuçlarıyla yaşayabildiğimiz kadar yaşıyoruz. | Open Subtitles | لنا حريّة الاختيار ما دمنا نستطيع تحمّل العواقب |
| Bay Başkan, bilinç kaybından bu yana üç hafta geçti ve ortada hâlâ olayın sonuçlarıyla baş edecek merkezileşmiş bir kuruluş yok. | Open Subtitles | سيدي الرئيس , ثلاث أسابيع منذ الإغماء ولا توجد هناك وكالة ممركزة للتعامل مع العواقب |
| Tahlil sonuçlarıyla ilgileniyorlar. | Open Subtitles | . . المعامل عليهما أن تتفحصا عدة نتائج معملية |
| Çocukların beyin röntgenleri test sonuçlarıyla uyum sağlamıyor. | Open Subtitles | مسح الدماغ لا تتطابق مع الأطفال في نتائج الاختبار. |
| Bu çok özel insanlar üzerindeki test sonuçlarıyla işaretler arasında olağanüstü bir benzerlik vardır. | Open Subtitles | كان هناك تشابهاً مذهلاً بين هذه الرموز و نتائج الاختبارات |
| Geçen yılın sonuçlarıyla kıyaslanamayacak kadar başarılı olduk. | Open Subtitles | كان ناجح جداً , لا يقارن مع نتائج السنة الماضية |
| DNA sonuçlarıyla kimin oynadığını öğrenmek için laboratuvarda herkesi sorguluyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يحقّقون مع الجميع في مختبر المشفى ليروا مَن زيّف نتائج الحمض النوويّ. |
| Tek söyleyebileceğim şu ki kendi yaptığın şeylerin sonuçlarıyla yaşayamıyordun ve burada, yaşamak zorunda kalmayacaktın. | Open Subtitles | كل ما أستطيع قولة أنك تستطيعين التعايش مع عواقب أفعالك وعليك هذا |
| İstifamı sunup başsavcıya teslim olacağım ve yaptıklarımın sonuçlarıyla yüzleşeceğim. | Open Subtitles | سوف أقدم استقالتي وأسلم نفسي إلى المدعي العام.. وأواجه عواقب أفعالي |
| Yıllar önce yapılmış olan şeylerin sonuçlarıyla uğraşıyorum. | Open Subtitles | ما هو إلا عواقب لأمور حدثت عادة منذ سنوات كثيرة |
| Neden seçim sonuçlarıyla bu kadar ilgileneyim ki? | Open Subtitles | ولماذا قد أهتم جداً بنتائج الأنتخابات؟ |