Sana o zamanı vereceğimi söyledim ama ne kadar olduğunu sormadım. | Open Subtitles | وسمحت لك بهذا لكني لم أسأل كم سيستغرقك التفكير من وقت |
Bu bir kaç cümle benim için çok önemliydi ve aynı soruyu bir daha sormadım. | TED | هذه الكلمات القليلة عنت الكثير لي، ولم أسأل هذا السؤال مجددًا. |
Biliyorum sana daha önce hiç sormadım ama Richard hakkında ne düşünüyorsun? | Open Subtitles | أبي أعرف أني لم أسألك من قبل لكن ما رأيك في ريتشارد |
Avukatım olur musun diye sormadım sana. Sen sadece kendin için uğraşıyorsun. | Open Subtitles | لم أطلب منك أن تكوني محاميتي أنت تقومين بهذا فحسب لتهتمين لنفسك |
Ben nedenini sormadım, ama o eskiden siyah olduğunu sonradan beyaza döndüğünü söyledi. | Open Subtitles | لم أسأله لماذا ، لكنه قال أن هذا هو شعره كان يوماً ما أسوداً والآن أصبح رمادياً |
Kıdemlime neden sormadım? Neden onu eve gönderdim? | TED | لماذا لن اسأل المسؤول؟ لماذا ارسلتها الى المنزل؟ |
Bir başkana veya seçilmiş lidere hiç aşk hakkında sormadım. | TED | لم أسأل أى رئيس او قائد منتخب من قبل عن الحب. |
Sana sormadım Bay Stuffsucker'a sordum. | Open Subtitles | أنا لا أسألك أنت. أنا أسأل السيَد ستافستاكر |
Ayakları da aynı. Ailesine henüz sormadım, cesaret edemedim ama fazla parmakları aldırdıklarını düşünüyorum. | Open Subtitles | لم أسأل أهلها بعد, لم يجرؤ قلبي على هذا, |
Fazla soru sormadım. Bende bir işadamıyım. | Open Subtitles | لم أسأل الكثير من الأسئلة أنا رجل أعمال أيضاً |
Fazla soru sormadım. Bende bir işadamıyım. | Open Subtitles | لم أسأل الكثير من الأسئلة أنا رجل أعمال أيضاً |
Briault, bir kurşunla öldürüldüğünde kimseye soru sormadım. | Open Subtitles | ولكن حينما برياوليت قتل فى نقطه معزوله لم أسأل أى أسئله |
Ondan hoşlanıyor musun diye sormadım? Onu gördün mü diye sordum? | Open Subtitles | لم أسألك إذا ما كنت تحبه سئلت إذا كنت قد رأيته. |
Sana daha önce sormadım lakin bahse girerim sarayda geçirdiğin vakit önemlidir. | Open Subtitles | لم أسألك من قبل, ولكنه أمر مهم بالنسبة لفترة بقائك في البلاط |
Ne aptalım! Kahve isteyip istemediğini bile sormadım. İster misin? | Open Subtitles | يا إلهي، نسيت أن أسألك إن كنت تريد بعض القهوة، أتريد؟ |
Dosyaları hiç sormadım, çünkü onlara sahip olduğumu sanıyordum. | Open Subtitles | لم أطلب الملفات أبدا ، فقد كنت أظن أنني أعرف ما فيها |
Yardım edeyim mi diye sormadım. O serseriyi görmedim. | Open Subtitles | لا أطلب المساعدة منكم لم أرى هذا اللعين من قبل |
Ona sormak istediğim pek çok soru vardı, ama sormadım. | Open Subtitles | لقد كان لدي العديد من الأسئلة أردت إجابة عليها، لكني لم أسأله |
Ben uyup uymayacağını sormadım. Ne kadar olduğunu sordum. | Open Subtitles | انا لا اسألك عما اذا كانت تناسبني انا اسأل عن سعرها |
Ne gördüğüm hakkında hiç soru sormadım, ama sanırım polis sorar. | Open Subtitles | لا أطرح أسئلة عما رأيته أبداً لكن اعتقد أن الشرطة ستسأل |
Sana hiç sormadım; daha önceden hiç jürilik yaptın mı? | Open Subtitles | لم اسألك مطلقاً, هل خَدمت في هيئة المحلفين من قبل؟ |
sormadım, çünkü cevabı biliyor olmaktan korktum. | Open Subtitles | أنا لم أسئل قط عن ذلك خوفآ من معرفة الجواب مُسبقآ |
Hayır, sana asla yatağın hangi tarafını sevdiğini sormadım. | Open Subtitles | كلا .. أننى لم أسالك أبداً أى جانبى السرير تفضلين |
- ...sorunu cevaplayayım. - Sorumu daha sormadım. | Open Subtitles | وسأجيبك عن سؤالك - كلا سيدي, لم أطرح سؤالي بعد - |
Söylemedi, ben de sormadım. Sadece seni çok yakında göreceğime seviniyorum. | Open Subtitles | انه لم يقل و انا لم اسأله ، انا فقط سعيده انى سأقابلك مره اخرى اليوم |
Sormamı istedi, ama hayatımda ilk defa, sormadım. | Open Subtitles | لقد أرادت ذلك ولكنني لأول مرة بحياتي لا أسال |
Ona sormadım ama eminim ki şöyle bir uğramana bir şey demez. | Open Subtitles | أنا لم أسألها ولكني متأكد أنها لن تمانع لو أتيتي |
Ne yapmak istediğinizi sormadım. Suçlu olup olmadığınızı sordum. | Open Subtitles | انا لم اسالك ماذا اردت ان تفعل انا سالت اذا كنت مذنب |
Nasıl göründüğümü sormadım. -Gitmeye hazır mıyız diye sordum. | Open Subtitles | لم أكن أسئلك عن مظهري سألتك إن كنت مستعد للذهاب ؟ |