Grup endüstrideki en iyi hard-rock grubu statüsünü korumaya çalışacak. | Open Subtitles | كما تحاول الفرقة الحفاظ على مكانتها في موسيقى الهارد روك |
Geziden önce, yüce ülkemiz statüsünü etkisini ve duruşunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyaydı. | Open Subtitles | قبل الجولة كانت بلادنا العظيمة تواجه خطر فقدان الكثير من مكانتها وتأثيرها وشأنها |
Aristokrat olmayan bir beyefendi ise Dido'nun toplumdaki statüsünü azaltır. | Open Subtitles | ورجلاً غير نبيل سيقلل من مكانتها الإجتماعية |
Birkaç kötü fikir, Platon'un tarihteki en büyük filozoflardan birisi olarak statüsünü kirletebilir mi? | TED | هل يجب لبعض الأفكار السيئة أن تشوه مكانة أفلاطون كواحد من أعظم الفلاسفة في التاريخ؟ |
Uygun yeri bulduğunda kraliyet statüsünü oluşturan koçanları üretmek için kanatlarını koparacak. | TED | بمُجرد أن تجد بقعة مثالية، تكسر جناحيها مما يسفرعن أعقاب تخلق لها مكانة ملكيّة. |
Buraya gelecek insanların statüsünü hiç düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعلمين مكانة الأشخاص القادمين إلى هنا؟ |
Doktorların statüsünü bilmiyor musun? | Open Subtitles | أتعرف ماذا يعني هذا؟ وما تعني مكانة الطبيبة؟ |
Melez bir kıza talip olacak şahıslar onun ve ailemizin sosyal statüsünü zedeleyecek cinsten olacaktır. | Open Subtitles | أي تطابق لأصولها الأخرى سيجذب.. سيـ .. سيقلل بكل تاكيد منها ومن مكانة العائلة |