Dondurucu Stokholm'deyiz Stokholm City Hall'de Nobel Ödülü'nün verilişini bekliyoruz. | Open Subtitles | نحن فى ستوكهولم المتجمدة لنحتفل جائزة نوبل ستمنح فى قاعة مدينه ستوكهولم |
Vay be. Bu, Bayan Stokholm Sendromu 2012, değil mi? | Open Subtitles | حسناً، اذا لم تكن أنسة متلازمة ستوكهولم سنة 2010 |
Ne oldu? Bu 31 Temmuz sıkışıklık ücretlerinin son günüydü ve aynı caddeyi görüyoruz fakat şimdi yaz ve Stokholm'de yaz çok hoştur ve yılın aydınlık zamanıdır ve sıkışıklık ücretinin olmadığı ilk gün buna benziyordu. | TED | انه اليوم الاخير لرسوم الازدحام ، 31 يوليو انه نفس الطريق في فصل الصيف وصيف ستوكهولم جميل جدا في وقت خفيف من السنة، انه اليوم الاول من غير رسوم الازدحام بالشكل التالي |
Stokholm'de olup kararı temyize götürmeye çalışman gerekmiyor muydu? | Open Subtitles | ألا يجب أن تكون في "ستوكهولم" وتحاول الطعن في إدانتك؟ |
Polis, vurulma olayının Stokholm'deki Enskede Gardet cinayetiyle bağlantılı olabileceğini söyledi. | Open Subtitles | تقول الشرطة أنّ إطلاق النار .. قديكونمرتبط. بجرام القتل في ضواحي "إينسكيدي" و "ستوكهولم" |
Stokholm'de ki bombayı etkisiz hale getirmiştin bu denin için çocuk oyuncağı olmalı. | Open Subtitles | انت قمت بتعطي قنبلة في قمة "ستوكهولم" من المفترض ان يكون الامر سهل هذه المرة |
Sorun şu ki, iş Stokholm'de. | Open Subtitles | المشكلة ان الوظيفة في ستوكهولم |
Stokholm'den bir mektup aldım. | Open Subtitles | لقد استلمت لتوي رسالة من ستوكهولم |
Şimdi, Stockholm orta büyüklükte bir şehir, yaklaşık 2 milyon insan yaşıyor, fakat Stokholm'de bununla birlikte çok miktarda su da var bu da çok sayıda köprü anlamına gelir -- dar köprüler, eski köprüler bu çok fazla trafik sıkışıklığı demek oluyor. | TED | تعتبر مدينة ستوكهولم متوسطة الحجم، يبلغ عدد سكانها مليوني نسمة، وتتميز المدينة بالمسطحات المائية الكثيرة والكثير من الجسور -- الجسور الضيقة، القديمة -- والذي يعني كثرة ازدحام الطرق. |
Mesela şu iç mekanlarda bunu elde ettik; İsveç Stokholm'de ki bu dükkan, ya da Hollanda Mimarlık Enstitüsünde, tezgahın bize sunduğu dokuyu üç boyutlu efektler üretmek için kullanabilirdik kullandığımız materyal ile duvarın dokusunu duvarın biçimiyle entegre edebilirdik. | TED | لذلك ، لهذه التصميمات الداخلية ، مثل هذا المحل في ستوكهولم ، السويد ، أو هذا الجدار في هولندا في معهد الهندسة المعمارية الهولندي ، يمكننا استخدام الأثر الذي تتركه الأداة. لإنتاج الكثير من الآثار المكانية ، ويمكننا أن ندرج نسيج الجدار مع شكل الجدار مع المواد. |
Bunu, Stokholm'daki Profesör Goetaborg'a bildireceğim. | Open Subtitles | سأكتب إلى البروفيسور (غيتابورغ) في (ستوكهولم) عن هذا. |
Zack, Stokholm ve Beijing'i ara. | Open Subtitles | زاك اتصل بـ ستوكهولم وبكين |
Sinyal Stokholm çıkışlı geliyor ama görünen o ki, IP adresinin geliş yeri yerel bir noktadan. | Open Subtitles | تمّ توجيه الإشارة عبر (ستوكهولم)، لكن يبدو أنّ الإشارة نشأت من عنوان انترنت محلي. |
Stokholm, ses verin! | Open Subtitles | ستوكهولم , اصنعو بعض الضوضاء ! |
Üzüldüğümü söylemekle birlikte, Stokholm'deyim, bir seminerim var. | Open Subtitles | -للأسف، أنا أجري ندوة في (ستوكهولم ). |
- Size söylemiştim, Stokholm'de! | Open Subtitles | -أخبرتُكم أنّه في (ستوكهولم )! |
Ayni Stokholm gibi. | Open Subtitles | مثلما في (ستوكهولم). |
- Stokholm'de nerede? | Open Subtitles | -أين في (ستوكهولم)؟ |
- Peki Stokholm'de nerede? | Open Subtitles | -إذن أين هُو في (ستوكهولم)؟ |
Stokholm burası mı yani? | Open Subtitles | إذن هذه (ستوكهولم)! |