Zamanımız tükeniyor ve biz hiçbir şey var, tekrar, gitmek için hiçbir şey. | Open Subtitles | الوقت ينفذ منا و ليس لدينا أي شيء إعادة ، لاشيء لنذهب منه |
Direk olarak, arkadaşlarınızdan önce, bilirkişilerin sabrı tükeniyor. | Open Subtitles | كنّ مباشراً, قبل حتى أن ينفذ صبر أصدقائك, قضاة الناس |
Bak, biz gerçekten onu bulmak gerekir ve biz zaman tükeniyor. | Open Subtitles | ، إنظري ، يجب علينا حقاً أن نجده و الوقت يداهمنا |
Asıl mesele başımın dertte olması. Zamanım git gide tükeniyor. | Open Subtitles | ما يهمّ أنّي في ورطة، وأعتقد أنّ الوقت ينفد منّي |
Saygısızlık etmek istemem beyefendi, ama başkanın sabrı tükeniyor. | Open Subtitles | مع كامل احترامي يا سيدي صبر رئيسنا بدا ينفذ |
Tamam, şimdi biz gerçekten zaman tükeniyor. | Open Subtitles | نحن فعلا ينفذ منا الوقت نحتاج لهذا الكتاب. |
Tamam, varsayımsal konuşma, sadece diyelim, polis zaman tükeniyor olduğunu. | Open Subtitles | حسناً ، فلنقل فقط كلام إفتراضي أن الشرطة ينفذ منها الوفت |
Ne karar verirsen ver, zaman tükeniyor. Yakında ayrılmalıyız. | Open Subtitles | أي كان ماتقرره , الوقت ينفذ منا يتوجب علينا المغادرة قريباً |
Tabi ya! Havamız tükeniyor, geri dönüş de yok. | Open Subtitles | الهواء ينفذ منّا ، ولا يمكننا العودة، هذا هو الشئ الوحيد الذي يمكننا فعله |
16, 16, 16 dakika kaldı Zaman tükeniyor 16, 16, 16 dakika daha kaldı Ve bu iş sınırda | Open Subtitles | ستة عشر ، 16 دقيقة متبقية الوقت يداهمنا ستة عشر ، 16 دقيقة الباقية على صفارة البداية |
Çok becerikli olduklarına eminim ama zamanımız tükeniyor. | Open Subtitles | إنهم متخصصون انا متأكد ولكن الوقت يداهمنا |
Zamanımız tükeniyor. Yakında bizi bulacaklar. | Open Subtitles | الوقت يداهمنا سوف يجدوننا قريباً |
Amerika'daki aileler aç kalıyor, gıda bankaları hücuma uğrayarak çoğu zaman yiyecekleri tükeniyor. | TED | تعاني الأسر في أميركا من الجوع، وبنوك الطعام تنوء، وغالبًا ما ينفد مالديهم من مواد غذائية. |
Eğer bu adamın hayatını kurtarmaya çalışıyorlarsa, zamanları tükeniyor. | Open Subtitles | لو أنهم يحاولون إنقاذ حياة هذا الرجل فالوقت ينفد |
Eh, izlediğiniz her şeyde gösterisi, zamanımız tükeniyor. | Open Subtitles | حسناً ، سواء ما كان هذا العرض الذي نشاهده ، فنحن ينفد منا الوقت |
Bu adam Koloni'yi işgal edecek. BBF'nin yaşam alanları tükeniyor. | Open Subtitles | إنه يُريد غزو المُستعمرة الإتحاد تنفذ منه الأماكن الصالحة للعيش. |
Bu uzay istasyonu tükeniyor ve dünyada da yaşanılmaz. | Open Subtitles | هذه المحطة الفضائية تحتضر و الأرض غير صالحة للعيش |
Nakil listesindeki bir çok kişinin zamanı tükeniyor. | Open Subtitles | حفنة كاملة من الناس على قائمة المستلمين المانحة نفاد الوقت. |
Vaktim tükeniyor ve korkarım ki eve bir daha dönemeyeceğim. | Open Subtitles | لقد نفذ الوقت, وأنا خائفة ألا أعود للوطن مرة أخرى |
Seni burada tutmak için elimden geleni yapıyorum ama seçenekler tükeniyor. | Open Subtitles | أنا فعل مابوسعي لأبقيك هنا ولكن نفذت مني الخيارات |
Şu anda, ekrandaki sayı sıfır, ve zaman tükeniyor. | TED | حتى الآن، الشاشة تظهر الرقم صفر، والوقت يمضي سريعاً. |
Mesele şu ki, zamanımız tükeniyor. | Open Subtitles | - - في حقيقة الأمر نحن نستنفذ الوقت |
İşte bu yüzden köpekbalıklarının soyu tükeniyor. | Open Subtitles | هذا من أكبر الاسباب الذي يجعل أسماك القرش تنقرض |
Deunan, zamanımız tükeniyor! | Open Subtitles | دونان الوقت ينفُذ |
- Ama zamanımız tükeniyor. | Open Subtitles | - مِنْ هذا قبل ذلك. - لَكنَّنا نَستنفذُ وقتَ. |
Bu çocukların hayatlarını riske atamam, ama seçeneklerim tükeniyor. | Open Subtitles | أنا لا يمكن أن أسمح لهؤلاء الأطفال أن يعرضوا حياتهم للخطر ، لكن الخيارات تكاد تنفد مني |
Prometheus'dan yer mürettebatına ; zamanınız tükeniyor. | Open Subtitles | من "بروميثيوس" إلى الفريق الأرضي الوقت يداهمكم |