Senin yardımınla insanların anlaması sağlanmalı Ve tüm bu şeyler benim Tammany ailesi demekten hoşlandığım yerde en iyi şekilde korunur. | Open Subtitles | وبمساعدتك يجب أن يفهم الناس أن كل هذه الأشياء سيتم حفظها بأمان مع ما أدعوه بعائلة تامانى |
Durun! tüm bu şeyler ne olacak? Gittiği yerde bunların hiçbirine ihtiyacı olmayacak. | Open Subtitles | وماذا عن كل هذه الأشياء لن يحتاج إلى أي منها في المكان الذي سيذهب اليه |
tüm bu şeyler 20 yıllık falan. | Open Subtitles | كل هذه الأشياء تبدو تكون هنا من قبل 20 عاما. |
tüm bu şeyler gelişme için önemlidir. özellikle yoksulluktan henüz çıktığınızda ve refaha doğru gitmelisiniz. | TED | كل تلك الأشياء مهمة للتطور. و خصوصا عندما تكون خارجا للتو من الفقر و تريد أن تتجه إلى الرفاهية و الإنتعاش. |
Iyi, ı çiçekler gibi ve ve tüm bu şeyler kokuyor ne kadar biliyor, | Open Subtitles | أنت في غاية اللطف يا سبيدي حسناً, اعلم كم تحبين الزهور و الروائح و كل تلك الأشياء |
Ah, sen burada var tüm bu şeyler Ne, ne, nedir? | Open Subtitles | ماهي.. ماهي كل هذه الأشياء التي لديك هنا؟ |
- Aslında, hâlâ yapmam gereken tüm bu şeyler var, ama, orada görüşürüz. | Open Subtitles | في الحقيقة لدي كل هذه . الأشياء التي علي القيام بها . سأراكي هناك |
Ve düşünün ki, mesela, örnek olsun diye söylüyorum, Google Labs servisinin bünyesinden Google Dökümanlar falan filan çıktı --- tüm bu şeyler web tabanlı olmaya doğru gidiyor. | TED | واذا ما تخيلت ماذا، لنقل، فقط كمثال، ما عند معامل قوقل من ناحية الإختبارات مع مستندات قوقل، جداول بيانات قوقل، الخ الخ الخ-- كل هذه الأشياء ستكون عبر الإنترنت. |
tüm bu şeyler çok önemli gözüküyor. | Open Subtitles | كل هذه الأشياء, يبدو... , يبدو وأنها بغاية الأهمية. |
Yerel ve küresel ile olan diyalog, katılımcı olarak seyirci, oyuncu ve başkahraman mekanın yenilikçi kullanımı, tüm bu şeyler inanılmaz Fransız topluluğu Royal de Luxe'ın harika işinde ortaya çıkarılıyor. | TED | الحوار المحلي والعالمي، والجمهور كمشارك وصاحب دور رئيسي، والاستخدام المبتكر للمواقع، كل هذه الأشياء تجتمع في العمل الرائع الذي تقدمه الشركة الفرنسية المتميزة "رويال دي لوكس" |
tüm bu şeyler de ne? | Open Subtitles | ما كل هذه الأشياء ؟ |
Bilirsin tüm bu şeyler. | Open Subtitles | كما تعلمين، كل هذه الأشياء. |
Yani gördüğümüz, ortaya çıkmış tüm bu şeyler, tüm dünyanın uydu görüntüleri ile başlayan, daha önce hayal bile edemeyeceğimiz -- hayatımızın içine giren tüm bu şeyler, hemen peşimizden gelen bu bolluk, dizüstü ya da masaüstü bilgisayarımızın önünde duruyor. | TED | أذن كل الأشياء التي رأيناها تباعاً، تبدأ، لنقل، بصور الأقمار الصناعية لكل الأرض، التي لم نتمكن من تخيّلها سابقاً-- كل هذه الأشياء تحوم في حياتنا، هذه الوفرة من الأشياء المعروضة علينا، موجودة أمام حاسباتنا المحمولة، أو سطح مكتبك. |
tüm bu şeyler... | Open Subtitles | كل هذه الأشياء... |
Dikkatinizi dağıtan tüm bu şeyler, Axon, | Open Subtitles | كل تلك الأشياء تمكنت من تشتيتك يا أكسون |
Sadece eşyaları paylaşmakla kalmayıp eşyaların paylaşılmasını zorunlu da kılıyorlardı. Öyle görünüyor ki bu toplumlarda, kadınlarla cinsel sadakatleri karşılığında değiş tokuş edildiği kabul edilen et, barınak, korunma ve tüm bu şeyler geniş çapta paylaşılıyordu. | TED | هم لا يتشاركون الأشياء و فقط بل يطالبون بمشاركة هذه الأشياء اللحم و الملجأ و الحماية .. كل تلك الأشياء التي كانت من المفترض انها تمنح للإناث مقابل الولاء الجنسي, فتصبح متداولة بشكل أوسع عبر تلك المجتمعات |