Bu yüzden tüm bu sorunları ve karışıklığı çözmeliydik, bir çözüm yolu bulduk ve nihayetinde izin verildi. | TED | لذلك كان علينا حل كل هذه القضايا والإشكاليات، لكننا حللنا المشكلة، وسمحوا لي بالذهاب في النهاية. |
YouTube'nin sahip I.D. sistemi tüm bu sorunları çözüyor. | TED | قام نظام اليوتيوب للتعرف على المحتويات بحلحلة كل هذه القضايا. |
Şu konuları tartışır: yoksulluk, açlık, hastalık ve temiz suya erişim eksikliği gibi ve hatta mülteci krizlerine yol açan politik krizleri... tüm bu sorunları alır ve onları azdırır, onları daha da kötüleştirir. | TED | يأخذ هذه القضايا، من فقر وجوع ومرض وتعذر الوصول إلى المياه النظيفة، بل حتى الأزمات السياسية والتي تؤدي لأزمات اللجوء - يأخذ كل هذه القضايا ويفاقمها، ويجعلها التغير المناخي أسوأ. |