Bu arada demokrasi tüm insanların bilgeliğine saygı duymak demektir-buna da geleceğiz. | TED | بالمناسبة ان الديموقراطية .. تعني إحترام أفكار وثقافة جميع البشر .. وسوف أعود إلى هذا لاحقاً |
Eğer insanlardan bahsediyorsak insan hakları suistimal edildi diyoruz çünkü tüm insanların hakları olduğunu varsayıyoruz. | TED | لكن عندما يخص الموضوع البشر، نقول الإساءة لحقوق الإنسان، لأننا نتوقع أن جميع البشر لديهم حقوق. |
Bu süre içerisinde yapabileceğimiz şey tüm insanların tam bir beslenmeye erişimi olduğundan emin olmak, sadece dünyanın zengin kısımlarında değil dünyanın her yerinde. | TED | وما قد يمكننا فعله في الوقت نفسه أن نضمن إمكانية وصول جميع الناس إلى نظام غذائي متكامل، ليس فقط في تلك المناطق الغنية بل في كل ربوع الأرض. |
Burada çalışan tüm insanların kendi sanat dallarında mükemmelleşmiş olduğunu gördüm. | Open Subtitles | وجدت أن كل الناس الذين يعملون هنا لديهم فنهم الرائع المتفرد الخاص بهم |
Ee, basit bir kamera ile, stadyumun her köşesinden aşağıya bakan size kuş bakışı görüntü sağlayan tüm insanların aşağıda olduğu bir düzenek olabilir. | TED | حسنًا، إعدادٌ بسيطٌ جدًا عبارةٌ عن كاميرا في كل ركن من الاستاد موجهة للأسفل تمنحك رؤية من الأعلى لجميع الناس هناك في الأسفل. |
Çünkü eğer ayıları insanlara alıştırırsanız, onlar da tüm insanların zararsız olduğunu düşüneceklerdir. | Open Subtitles | لأنها حين تصبح متعودة على الانسان تعتقد انها في أمان مع كل البشر |
Erkeklerin ve kadınların... tüm insanların aslında aynı ailenin fertleri olduğunu anladıkları tek gün. | Open Subtitles | المرة الوحيدة عندما يحقق الرجال والنساء... أن جميع البشر حقا أعضاء من نفس الأسرة |
Çünkü o tüm insanların Babası, bizler kardeşiz. | Open Subtitles | .لأنه رب جميع البشر ونحن أخوة وأخوات |
tüm insanların yaşamı ve ölümü benim elimde. | Open Subtitles | أتحكم في حياة و ممات جميع البشر. |
Ama bence artık çok daha büyük bir gayeyi seçme vakti çünkü insanlığın 21. yüzyıl sınavı çok açık: Bu olağanüstü, eşsiz, yaşayan gezegende bizim ve doğanın geri kalanının zenginleşebilmesi adına tüm insanların ihtiyaçlarını karşılamak. | TED | أعتقد انّه حان الوقت لتختاروا طموحًا أعلى، طموحًا أكبر بكثير، لأنّ التحدي الذي تواجهه البشرية في القرن الواحد والعشرون واضح: لملاقاة احتياجات جميع البشر من خلال موارد هذا الكوكب الحي والفريد والاستثنائي بحيث نستطيع نحن وباقي الطبيعة أن نزدهر. |
tüm insanların duyguları vardır. | Open Subtitles | جميع البشر لديهم مشاعر |
tüm insanların mutlu olacakları günün geleceğine yemin et! | Open Subtitles | أقسم بأنّ اليوم سيأتي ! عندما يكون جميع الناس سعداء |
tüm insanların içinde sen bunu nasıl söyleyebilirsin? | Open Subtitles | كيف تقولين هذا لي بين جميع الناس ؟ |
Ancak, kalp rahatsızlığına yakalanmış bir babanın ve ailesinin karşılayabileceği miktarı farketmesi, ve yardıma koşacak iyi bir arkadaşa sahip olması hakettiği şey değil. Ben tüm insanların karşılayabilecekleri ücretlerle sağlık hizmetine ulaşabilmeyi hakettiklerini düşünüyorum. | TED | لكن، لأن والدي كان مصاباً بمرض القلب، وأنني مدركة لما تستطيع أسرتنا توفيره لم يكن هو ما ينبغي أن يتلقاه، وبعد خطوة صديق حميم للمساعدة، أعتقد حقاً أن جميع الناس يستحقون الحصول على رعاية صحية بالكلفة التي يستطيعون دفعها. |
tüm insanların bir arada yaşadığı yeni Avrupa'nın Birleşik Devletler vatandaşlarıyız. | Open Subtitles | حيثما يعيش كل الناس سويًّا كمواطنين متآلفين لأوربا الجديدة. |
Ölüm tüm insanların düşüncelerini alıyor. | Open Subtitles | الموت الذي يلف كل الناس بكل ما يمكن تخيله من أحتمالات |
Kurucularımız bu fikri reddetti, ve onu başka bir anatomiksel kavramla değiştirdiler, ve bu kavram tüm insanların eşit yaratıldığıydı. | TED | الآباء المؤسسين رفضوا تلك الفكرة , وإستبدلوها بمفهوم تشريحى جديد , وذلك المفهوم كان يقول أن كل الناس خُلقوا متساوين . |
Temel tezi, ...tüm insanların bir atomlar derlemesi oldukları mı? | Open Subtitles | الخلاف الأساسي الذي ينصّ أنّ كل البشر مجموعةً من ذرات؟ |
tüm insanların ağırlığını toplarsak, vahşi hayvanların ağırlıklarının toplamının on katı ederiz. | TED | إذا حسبتم مجموع كل البشر فسيصل مجموعنا إلى 10 أضعاف مجموع الثدييات البرية جميعها. |