Sonrasında ortaya çıkacak çevresel etkiler dünyadaki tüm yaşamı yok edecektir. | Open Subtitles | التأثيرات البيئية الناتجة يمكن أن تحطم كل الحياة على الأرض |
Sadece çoğalıcıları değil, galaksideki tüm yaşamı yok etme gücüne sahip. | Open Subtitles | أنه ليس فقط له مقدرة على تدمير المستنسخين,لكن كل الحياة في المجرة |
Sonuncuda da, tüm yaşamı yok edecek olanın işaretini taşıyacak. | Open Subtitles | واخيراً، سيحمل علامة الشخص الذي دمر كل الحياة |
Siz bu hikayeyi anlatıyorum çünkü Archie Cochrane, tüm yaşamı boyunca, korkunç bir dertle savaştı. Ve bunun insanları zayıf düşürdüğünü fark etti ve toplumları yıprattığını. | TED | انا اخبركم هذه القصة لان "أرشي كوشران" طيلة حياته حارب ضد " مرض اجتماعي " خطير أدرك انه يفتك بالأفراد ويصيب المجتمعات بالتآكل |
Kyoto, Tokyo'da ATR Laboratuarı'nda tüm yaşamı boyunca bir beyin, bir insan beyni ya da bir primat beyni tarafından kontrol edilmeyi hayal eden robotik bir aracımız ve insansı bir robotumuz vardı. | TED | ثمّ استعننا بأداة روبوتيّة، روبوت مشابه للبشر، بكيوطو بمختبرات المعهد الدّولي لبحوث الاتصالات السلكية واللاسلكية المتقدمة باليابان هذا الروبوت كان يحلم طيلة حياته بأن يتحكّم به دماغ، دماغ بشريّ أو دماغ فرد ينتمي إلى الرّئيسيّات. |